Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

29 Haziran 2010 Salı

BİRGÜN MÜZİK, BİRGÜN HAMAK KEYFİ....

Bu hafta sonuda her hafta sonu olduğu gibi, dolu dolu 2 gün yaşadık kızımla. Ne mi yaptık? Önce cumartesiyi anlatalım kızımla size.
Cumartesi, babamız işten gelir gelmez attık kendimizi dışarı. Havada çok güzel, ne soğuk ne sıcak. Güneşi sevmeyen biri olarak tam benlikti anlıyacağınız. Uğramadan yapamadığımız, bizim mekanımız diye konuştuğumuz, meydan alışveriş merkezine gittik. Ama yalnız değildik tabiki. Şöyle bir mağzaları gezelim derken, Erol Amca ve Rukiye teyzesiyle karşılaştık kızımın, ayak üstü sohbetten sonra ayrıldık. Meydanda o gün konserden dolayı büyük bir kalabalık vardı. Zor zar kalabalıktan sıyrılıp, cafede oturarak Meltem teyze ve İdil Su ablasını bekledik. Açık hava, bol müzik, kızım, eşim, dostlarımız, bundan güzeli daha ne olabilir ki. Atiye sahnedeydi ve bence çok güzel bir performans göstererek meydanı dolduran kalabalığı coşturdu. Bizde yerimizde dans ettik Defnoş kızımla. Sonrada toplanıp İdil Su ablalarıyla birlikte evimize geldik, sohbete evde devam dedik.

Ve pazar günü.


Çooooook güzeldi. Gerçekten Defne'yle çok rahat ettiğim, hemde bol bol kafa dinlediğim huzurlu bir gündü. Cumartesi akşamından planlar yapıldı.Sabah Bülent, Meltem, Cevat ve İdil Su evlerinden alındı ve babamızın önerisi üzerine, Ömerlide bulunan Arka Bahçe diye güzel bir yere kahvaltıya gittik. Defne çok mutluydu tabiki. Daha kapıdan adımımızı atar atmaz çığlık atmaya başlıyor zaten:) Gittiğimiz yer çok sakin, hafif müzik, doğayla başbaşa kalabiliceğiniz bir yer. Et mangal,kahvaltı yapabiliyosunuz. Kahvaltısını beğenmesemde bol kelebekler içerisinde sohbet, kahkaha ve Defneyi sakinleştiren hamak olması beni çok ama çok mutlu etti. Kocalar arada tavla arada pek kısa süren maçlar yaptılar ve bizden geçmiş diyerek kızlarıyla oynamayı ve gazete okumayı tercih ettiler. Tam kahvaltının ortasında üzerimizden geçen yağmur bulutu serinletti biraz havayı ama bizim keyfimizi bozamadı. Atlar, tavşanlar, kelebekler, tırtıllar:) herşey doğal. İyiki varmış dediğim hamaklar, belkide beni rahatlatan tek şeydi. Gider gitmez iki pış pışta uyudu kızım. İdil Su ablasıyla yan yana yatmak istesede ablası pek hoş karşılamadı durumu, sanırım azcıkta olsa kıskançlık var mavişte. Ama ben illaki beraber foto çekicem diye zor zar yanyana getirdim minikleri. Gerçi ablası miniklikten çoktan çıktı.


Defne ilkleri yaşadı bu pazar. Hamakta bol bol uyudu, kelebekleri gördü ve ayaklardan çorapları çıkardı annesi toprağa, çimene bastı. Eve dönüşümüzde ise pazara girdi. Meyvelere, sebzelere pazarcı amcalarına çığlıklar attı. Evimize girer girmez banyosunu yapıp mışıl mışıl uykulara daldı miniğim.

Canım dostum Meltem'e, kuzusu İdil'e, eşine, kardeşine, eşime ve güzeller güzeli kızıma yaşattıkları bu iki gün için teşekkür ediyorum.

İşte hafta sonundan fotolar,


24 Haziran 2010 Perşembe

7. AY VE YAŞADIKLARIMIZ....


Duyduk duymadık demeyin, benim güzeller güzeli kızım 1 ay daha büyüdü ve tam 7 aylık bir cimcime oldu. Yüzü hep ama hep gülen ister tanıdık ister tanımadığı olsun herkese tebessüm eden, çoğu kişinin deyimiyle sıcak kanlı Defnoş kızım. Bu bir ay içerisinde yaşadıklarımızı az çok anlattım sizlere zaten. Ama yinede sıralayım ve Defne,


- Annesinden hala bol bol süt içiyor,

- Ek gıdaya geçti(kahvaltıda dahil),

- Mama sandalyesinde oturabiliyor,

- Yerde uzun süre desteksiz oturabiliyor,

- Eğer adı emeklemekse yerlerde sürünerek istediği yere gidebiliyor,

- Bacaklarını havaya kaldırıp ayak parmaklarını ağzına sokuyor,

- Dişleri halen çıkmadı ama çıkma yolunda,

- Defnece konuşuyor yani kendi dilinde birşeyler anlatıp duruyor,

- Babasını en mutlu eden şey BA BA diyebiliyor,

- Gezmeyi seviyor, kucakta, arabada ama bu kendi arabası değil:),

- Uykuları düzenli, gece bazen hiç bazense 1 kere uyanıp emerek tekrar uyuyor, gündüzde uzun uykusu azalsada yinede uyuyor,

- Annesiyle oyun oynamayı çok seviyor.

.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar.

Dün doktor amcamızın yanındaydık kızımla. Ağlamak ve ağlamamak arasında gidip geldi dudakları, doktorunun gözlerine dikkatlice bakıp dudaklarını büzüştürüyor, kafasını çevirip yanında olduğumu görüncede zoraki bir gülücük veriyor. Şükürler olsun ki herşey yolunda, şimdilik herhangi bir sorunumuz yok. 9240 gr , 70 cm olmuş meleğim. Yine sorular soruldu, bilgiler alındı, muayne bitti ve evimize döndük.



Her ay böyle sağlıkla bitsin, yüzündeki gülücük hiç eksik olmasın melek kızım.

22 Haziran 2010 Salı

DEFNE BURSADA......

Ben nerdeyim? Orda, burda yoksa her yerde mi? Yetişemediğim bir hız var hayatımda sanki. Bir koşturmacadır gidiyor. Ama güzel yorsada mutlu eden bir süreç bu. Kimi zaman bezmiş gibi koysamda başımı yastığa, biri minik biri kocaman yürekli, iki meleğin varlığı huzurla uykuya daldırdıyor beni. Sonra yine gün doğumu ve bir döngüdür sürüyor hayatımız.

Gelelim hafta sonumuza. Cuma günü çantalar hazırlandı, yine fazlalıklarla dolu ya lazım olursa diyerek. Akşamı yola çıkıldı Bursa'ya anneanneye gidilmek üzere. Defne evden çıkar çıkmaz gözlerini kapadı ve hiç uyanmadan Bursada açtı gözlerini. Kocaman gözleri şaşkın şaşkın baktı ilk önce, dedesine, anneannesine ve evi bir inceledi nerde diye. Sonra tekrar daldı ve mışıl mışıl uyudu kızım. Sabahında Hasan Emir abisi, Berra, Kübra, Melike ablası, yengesi, teyzesi herkes toplandı etrafımıza. Öyle özlenmiş ve özlemişiz ki mutluluktan ağzımız kulaklarımızdaydı, özelikle benim:) Sezen ablasını göremedik bu gidişimizde oda dedesine gitmiş. Annemin nefis kahvaltısı, yemekleri, yenge ve abladan gelen pastalar kurabiyeler özendirmek gibi olmasın tıka basa yedim:)



Pazar sabahı, günün anlam ve öneminden dolayı, dedenin eli öpüldü iyiki benim babamsın diye kocaman kucaklaşıldı.Öğle kahvesine yenge ve dayısına, ikindi çayına teyzesine gidildi minik kızımın. Muhabbet, çocukların ara sıra kavga gürültüsü derken vedalaşılıp evimize dönmek için yola çıktık. Dönüşümüzde rahat geçti, kızım üzmedi bizi. Feribotta arabamızdan indiğimizde denize atlıyacak gibi atılıp durdu su güzeli.

Gezdik, yedik içtik, öpüştük, koklaştık sevdiklerimizle ve yine yüzlerde tebessüm bitirdik hafta sonumuzu. Şimdi misafir ağırlama zamanı. Öncesinde evde başlatılan derin temizlik bitmeli tabiki.

Herkese kocaman kocaman sevgiler.

21 Haziran 2010 Pazartesi


Babasının, doğduğunda ilk kucağında olduğu, bir ömür boyunca hep koruyup kollayacağı, hergün daha fazla seveceği, bir gözyaşına kurban olabileceği, ne zaman isterse hep yanında olabileceğı insanın, babasının günüydü bugün. Pek birşey yapamadı Defne babası için Bursada büyükbabasının anneannesinin yanındaydı çünkü. Sabah herzaman olduğu gibi kocaman bir gülücükle uyandı kızım babası için en büyük hediye bu olsa gerek. Defnoş zaten babasına kocaman hediyesini bir iki hafta önce vermişti ağız dolusu BA BA BAAA diyerek:))

Benin içinde çok güzel bir hafta sonu oldu. Bu babalar gününde babamın yanında olmak elini öpmek sarılmak büyük bir huzur mutluluk verdi bana. Allah uzun uzun ömürler versin başımızdan hiç eksik olma inşallah. Her kız gibi bende babasına düşkün bir kız olarak, şuan gözyaşlarımı tutamadan seni çok sevdiğimi yazmak istiyorum.

Tüm babaların, canım babamın ve

KIZIMIN BABASI, GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.

SENİ ÇOK SEVİYORUZ.............


16 Haziran 2010 Çarşamba

SABAH NEŞESİ.....



Yaşanılan sorundan dolayı dün hiç giremedim bloğuma. Şuan sorunu hallettik sanırım.


Defne her sabah çok mutlu uyanıyor. Hergün sanki kurulmuş saat gibi 7.00 de açıyor gözlerini, hemen almıyorum yatapından, bir müddet kendi kendine konuşuyor, etrafa bakıyor, kafasını kaldırıp bizi görmeye çalışıyor, gördüğü anda hemen kahkaha atıyor:) Halen bizim yatak odamızda, beşiğinde yattığı için sabahları yanıma alıp oynuyoruz kızımla. İşte bir sabah neşesi ve ayaklarıyla oyunu,



Video eklemiştim ama sorundan dolayı çıkmıyor şuan.

Belki düzelir diyerek ,



resimde eklemiş bulunuyorum:)

12 Haziran 2010 Cumartesi

SON GÜNLERDE...

Defnoş artık hep yerlerde, kucakta durmak, oturmak ona göre değil. Çok hareketli oldu. Hep birşeylere dokunmak, yeni şeyler keşfetmek peşinde. Oyuncaklarıyla oynuyor diye bırakıp arkamı döndüğümde, gördüğüm ve bugünlerde en sık karşılaştığımız durum işte bu,

Koltuk altlarından, kapı arkalarından, sandalye aralarından topluyorum Defnoşu:) Birde hoşuna gidiyor ki anlatamam. Kafasınıda sokmaya uğraşıyor, koltuk altına girdiği zaman ama nafile:)


Artık yerde sürünerek emekliyor benim birtanem. İstediği yere gidebiliyor. Bu şimdilik çok hoş bir durum olsada, daha dikkat etmemiz gerektiğininde bir habercisi. Ev kazaları yaşamamak için ne kadar önlem alınsada, illaki ufak tefek şeyler yaşanıyor. İnşallah biz yaşamayız diyorum. Oda içerisinde ben gel kızım diyerek ellerimi uzattığımda büyük bir heyecanla başlıyor sürünmeye.Meleğim benim zaman hızla ilerliyor ve büyüyosun. Daha neler göreceğiz inşallah.

HER YENİ GÜN, YENİ BİR HEYECAN BİZİM İÇİN.....

11 Haziran 2010 Cuma

CEE OYUNU:)

Defne odasında mama sandalyesinde oturmuş, dışarıda oynayan abi ve ablalarına bakarken, küçük bir oyun oynayalım dedim. Beni görür görmez hemen kollarını uzatıyor zaten alayım diye. İşte kızımın annesiyle oynarken yaşadığı mutluluk,

Çekim biraz ters olmuş sanırım, izlerken boyun egzersizi yapmış olacaksınız.

10 Haziran 2010 Perşembe

HAFTA SONU GEZMELERİMİZDEN KÜÇÜK KARELER....

Dışarı çıkmak için hazırlanmış olan ve beklemekten sıkılan Defne:) ,

Büyük Çamlıca'da gezilir ve günbatımı seyredilir,

Sonrasında Defnecik seyirden yorulur ve herzamanki gibi çatık kaşla uykuya dalar

İkeada bir tur ve sonrasında anne baba soğuk sularını içip dinlenirken, minik kızda bu fırsatı değerlendirir,

Bir pazar sabahı, tüm dostlar olmasada Ekim teyzesi,Muammer amcası ve Ceren ablası, Gülden teyzesi ve Serdar amcasıyla kahvaltıya gidilir,

Hiç farkında olmadan çok güzel bir noktada poz verilir.