Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

26 Mayıs 2011 Perşembe

KIVIRCIĞIM BENİM...

Değişir mi acaba?


Değişmesin sakın, çünkü çok güzel böyle saçları kıvır kıvır.



Duş sonrası bu hallerinde ise o saçları bir saat tarasam bıkmam sanırım yumuşacık lüle lüle.Haa bakmayın siz böyle kısa göründüğünde aslında uzuyor kızımın saçları kıvırcık ya belli olmuyor:)


Ben şimdi memnunum bu halinden ama O büyüdüğünde herkes gibi "keşke saçlarım düz olsaydı " diyebilir tabiki o güne kadar saçlarının bu şekli değişmezse.




25 Mayıs 2011 Çarşamba

ADI PARMAK BOYASI MIYDI? ....

Odası uygun şartlarda rahat edebileceği şekilde anne tarafından hazırlanır, aynı şekilde Defne'de.



Her seferinde şaşkınlıkla o eller boyanır ve bakıp kalınır.


Bata çıka birşeyler yapmaya uğraşır Defne, surat ıyyyy ifadesindedir:)



ye kürküm ye misali üstbaş heryeri boya olur ve parmak boyasının bizim evde adı değişir:)



Eserimiz bu, çok güzel öyle değil mi?









24 Mayıs 2011 Salı

BİR MİM DAHA..


Blogcan, nefis yemekler kekler börekler yapan Umut Sepeti Zeliha arkadaşım mimlemiş bu seferde beni. Çok teşekkür ederek cevaplamaya çalışacağım soruları.



Defnoşum günün erken saatlerinde 2. uykusuna dalmışken işte cevaplar;



1- Hayalinizdeki meslek nedir ?


Tam olarak çok ama çok istediğim bir meslek olmadı hayatımda. Ufakta olsa bazı özentilerim oldu evet ama sadece istediğim birşey hep vardı ve var kafamda. Olur mu sanmıyorum ama hayal değil mi? Küçük ama şirin, şirin olduğu kadar ferah, temiz ve yemyeşil bahçesi olan bir cafe sahibi olmak. Kekler, pastalar, kurabiyeler satayım ben orda olur mu:))



2-Çay mı kahve mi? Sütlü mü sütsüz mü?


Kahve derim tabiki benim için keyif demektir sütsüz orta olsun lütfen:)



3-En önemli makyaj hileniz ?


Makyajla aram pek yoktur ki hilesi olsun:)



4- Tam şuan kucağınıza bir cin düşseydi ve 3 dilek hakkınız olduğunu söylese ne dilerdiniz?


Offf neler istemezdim ki. Önce annem babam ve sonta tüm sevdiklerim kendim için sağlık huzur dilerdim. İsteklerime uygun bir ev olabilirdi belki bir dileğimde ve kızımın tüm geleceğine yetecek kadar para:))) çok şey mi istiyorum siz söyleyin:))))



5-Kahvaltı,öğle yemeği,akşam yemeği veya tatlı.Bu öğünlerden ömrünüz boyunca yalnızca bir tanesini seçmek zorunda kalsaydınız hangisi olurdu?


Kesinlikle kahvaltı.



6- Eğer Hello Kitty olsaydınız kurdelanız hangi renk olurdu?


Yine pembe yine pembe benim rengim çünkü



7- Eğer ömrünüz boyunca yalnızca bir tane takı takma seçeneğiniz olsaydı, bu ne olurdu?


İnce bir bileklik.



8- Sahip olmak istediğiniz yetenek,


2009 kasımdan beri mükemmel bir anne olmak:) tabiki bu bir yetenek değil. Hafızamın üstün derecede kuvvetli olmasını isterdim ki hiçbirşeyi unutmamalıyım veya insanların beynini okumak isterdim buda bir seçenek yetenek olmasada:)



9-Eğer geleceği görme şansınız olsa,görmek ister miydiniz ?


İyi şeyler gösterecekse tabiki evet ama hayatta herşey iyi gitmiyor, dünyamızın gidişatıda iyi değil o yüzden istemezdim böyle devam:)



10- Gizli ünlü Aşk ?


Olmadı ki öyle biri :)



11- Neden blog tutmaya başladınız ?


Sadece kızım için.



12- şimdi bu mimleri kime göndereceksin?










İşte bu kadaaar.



Güzel birgün olması dileğimle kocaman sevgiler herkese.


23 Mayıs 2011 Pazartesi

18. AY VE YAŞADIKLARIMIZ...



İnanması güç ama gerçek, Defne'm meleğim artık 1.5 yaşında.

Neler yaptığını mı yazsam, yaramazlıklarını mı yazsam, söyleyebildiklerini mi yazsam nerden başlasam bilemedim şimdi:)



Uzuuun bir yazı olacak belli şimdiden uyarayımda:)



Öncelikle bir geçen bir tekrarlayan mevsimsel grip midir nezle midir nedir yine gündemde. Burnu akıyor şıp şıp. Eee parktan eve gelmiyor, sokakta çocuklarla oynamak istiyor, evde olduğu anlarda çocuk sesi duymasın camdan bakmak istiyor. Böyle oluncada hava çarpıyor işte. Daire kapısını açabiliyor artık uzanıpta kitlediğim için kapıyı "aç aç" diyor. Açar açmazda hemen ayakkabılarını alıyor "ayak" diyor ayakkabılarına ve " diydiy" diyor sonra:) Babaanneye "babanee" diye seslenip hooop Defne dışarıda.




Babaanne ve dedesi hafta içi hergün dışarı çıkarıyor Defne'yi. Parka, markete gidiyorlar beraber. Hafta sonuda anne babasıyla takılıyor:) Boş bulduğumuz her saat Defne için harcanıyor artık. Ne yapsak nasıl mutlu etsek kızımızı diye planlar yapıyoruz babasıyla. Anlıyacağınız hür bırakıldığı her dakika dışarıda çok mutlu Defne. Fakat elini vermiyor, bıraktığımız anda da hızla koşuyor olur olmadık tehlikeli yerlere. Hızını kestiğimiz zamanda kıyamet kopuyor bağırıyor küçük cadı.
Çok sayıda kelimeye söyleyebiliyor artık. Söylediğimiz kelimeleri tekrar etmeye çalışıyor. Yapmasını istediğimiz şeyleri yapıyor. Mesela "Defne oyuncağını odana götürür müsün" , " onu yerine koyar mısın" gibi. Mahalledeki abla ve abilerinin isimlerini söylemeye çalışıyor gördüğünde ve "del" diyor onlara:). Açıkçası artık birbirimizi çok iyi anlıyabiliyoruz. Ne istediğini, ne yapmak istediğini yada bizim O'na ne demeye çalıştığımızı anlıyor artık. Büyüyor işte günden güne. Şaşırtıyor yaptıklarıyla bizi.



Yemek yeme konusunda bu aralar iyi değil. Kah zorla kah oyalayarak bir şekilde doyuruyor karnını. Anne ne kadar sinirlenip yorgun düşsede, sabır diyor geçeceğini ümid ederek. Bir günlük menüsü ve uyku saatleri ise şöyle; sabah 7.30 uyandığında süt sonra tekrar uyku, 10.30 gibi kahvaltı pekmezi, yumurtası, peyniri, taze meyve suyu, bazen omlet, bazen krep, balık yağı vitamin şurubu, bir saat sonra birkaç cicibebenin içine bir tatlı kaşığı çekilmiş ceviz ve fındık sütle karıştırılıp, 13.30 gibi uyku, uyandığında oyun sonrası yapmış olduğum her türlü çorba içine tam buğday ekmeği doğranmış, saat 17 gibi tekrar uyku saati sonra yoğurt ve yanında herhangi birşey pilav makarna, sebze yada et yemeği. Akşam 22 gibi muhallebisini yiyor ve gece uykusuna yatıyor miniğim. Huhh yazarken ne çok şey yiyormuş dedim içimden. Acıkmasına fırsat bile kalmıyor:) En sevdiği şey meyve. Ama sert meyveleri eline verdiğimde kocaman ısırıp boğuluyor:)



Evde beraber oyunlar oynuyoruz bunları diğer postlarda paylaşıcam inşallah. Kitaplarla arası herzamanki gibi iyi okumamdan hoşlanmasada. Kendi istediği kitabı "bitap, ditap" diye çekip mırıl mırıl okuyor annesini yormadan. Rakamların hepsini tanımasada. Herhangi bir rakam gördüğünde saymaya başlıyor "bi üc" diye. Şarkılar söylüyor rengarenk ve tarkanın öp öp şarkısı favorisi bu ara. Dans dans dans çok seviyor ve kendi söylediği şarkılarla bile oynuyabiliyor. Sağa sola dönerek, popoyu sallayarak:) Kahvaltıdan kalkınca "banyoya gidelim dişlerimizi fırçalayalım dediğimde" fırçasını istiyor "yey yey" diyerek ve diş fırçalamak yerine damaklarını kaşıyor:) Ama olsun amaç ne biliyor ya.
Uyku saatleri gündüz hep aynı iyi. Gün içinde halen sallıyorum uyuması için. Fakat akşamları "uyku saati" dediğimde bizim yatak odamıza gidiyor ve üzerini değiştirir değiştirmez yastığa koyuyor kafasını ve sallamadan uyuyor. Uyuduktan sonra kendi odasına götürüp yatırıyorum. Sabaha karşı bazen 6 bazen 7 gibi geliyor tekrar yanımıza.



Tuvalet alışkanlığına gelince ise ne zaman ve nasıl başlıyacağımı bilemiyorum. Aslında yaz geldiğinde başlasam çok iyi olur. Çünkü Defne altına yaptığında "ne yapıyorsun sen dediğimde " söyleyebiliyor, hani diyorum öğretmeye çalışırsam belki yapmadan söyler annesine:) ve alışır. Ama bu süreç daha şimdiden yoruyor ve korkutuyor beni. Haa birde konuyla alakalı değil ama halen bardaktan tek başına su ve süt içemiyor:) Döküyor diye vermiyorum eline hiçte iyi etmiyorum ama ne yapayım:)



1.5 yaş aşısı ve kontrolü için daha gitmedik doktora. Ama gelişimi gayet iyi şükürler olsun.



Demiştim size uzun bir yazı olacak diye. Daha yazsam uzar gider bunlar kısaca özeti desem:)



Neyse herkese hayırlı günler diliyorum.



Defne Kızın Anasından Kucak Dolusu Sevgiler....

17 Mayıs 2011 Salı

ÖNEMLİ MİM.....

Sevgili Aylin mimlemiş beni tekrar teşekkür ediyorum kendisine.

Bu çok önemli mim'i cevaplamaya başlamadan önce diliyorum ki bloglarımızda artık sorunlar yaşanmaz ve birbirimizden kopma noktasına gelmeyiz inşallah.

İşte konumuz ve cevapları.







Bloğumu çoook seviyorum çünkü;

*nasıl sevmem kızımın hayatımıza girmesiyle başladım yazmaya,
*ilk günler zor gelsede çok sevdim sonrasında,
*yazdıkça takipçilerim arttı izlenmek hoşuma gitti mutlu oldum,
*yeni bloglar, yeni hayatlar, yeni kişiler tanıdım sayesinde,
*iyiliği, hastalığı, mutsuzluğu, mutluluğu paylaştım, halende paylaşıyorum burda,
*seviyorum bloğumu çünkü kızım için kendim için okumak isteyipte tıklayan herkes için yazıyorum.

Daha yazılası çok şey var aslında ama kısaca yazabiliyorum hemen yayınlayabilmek için.

Bende yazdığım blog arkadaşlarımı mimliyorum.

http://nuralp.blogspot.com/
http://mintininmutfagi.blogspot.com/
http://annesiningulu.blogspot.com/
http://acemianneselcen.blogspot.com/
http://gutguturuna.blogspot.com/

Herkese kucak dolusu sevgiler.

12 Mayıs 2011 Perşembe

DOSTUM "SABIR" NERDESİN:)))


Sanki adım adım yaklaşıyor gibi bu bizi mahveden havaların hastalığı. Son birkaç gündür Defne'min burnu akıyor arada hapşırıyor arada da öksürüyor gibi birazcık. Neşesi yerinde her daim şükürler olsun. Fakat son bir haftadır yemek yedirirken çok zorluyor beni. Bazen sinirlerime hakim olamayıp bağırıyorum. O da minik kuzum ağlıyor ben daha sesimi yükseltir yükseltmez :(




Her öğünde dakikalarca ağzında tutuyor yediklerini. Ne oyunlar ne şarkılar yeri geliyor ne ilahiler söylüyorum fakat ııh, çok inatçı olacak bu kız tam bir akrep burcu:) Ağzında bir müddet tutuyor tutmasına da sonrada midesi bulanıp çıkartmasa. Çiğnemek yok direk yutmak istiyor, sanırım bu hem nezleye hemde çıkmak için az zamanı kalan diğer azı dişlerinin de marifeti.


Sabır sabır sabır böyle durumlarda insanın ne kadar da ihtiyacı oluyormuş buna. Allaha şükür zor bir çocuk olmadı şuana kadar benim meleğim. Belkide bu yüzden ufacık birşeyde hemen şaha kalkıyor sinirlerim:)


Hele ki bu sabah resmen kavga ettik Defnoş'la. Ben ağzına verdim o çıkardı, o çıkardı ben verdim:) Anne yüreği işte " aç kalmasın mutlaka bişeyler girsin midesine" diye düşünüyorsun ya. Eliyle ittiriyor daha çatalı elime almadan.Oyalansın diye önüne bıraktığım boyaları ve resim defterini bir sinirle yere atması varki görmelisiniz. Bir yandan da mama sandalyesinde otururken duyduğu müzikler eşliğinde poposunu oynatırken sırıtıyor bana.Gelde bağırma sinirlenme işte. " Hadi kızım, kedi geldi, köpek geldi" o geldi bu gitti diye diye yedi kahvaltısını. Bense üzerimden bir yük kalkmış gibi rahatladım tabiki.


Öğlense çorbasını yedirmek için oturduğumuzda, yine büyük çabalar sonucu tabağın yarısına kadar gelmişken geri iade etti hepsini annesine.


Bu havalarda ısınmadı bir türlü, gerçi ben şikayetçi değilim bu durumdan fakat çocuklara fena çarpıyor. Güneşe çıkıyorsun sıcak, gölgede kalıyorsun soğuk mahvediyor kısacası.




İnşallah gelir geçer bu durum bizden, hemde hemencik:)


Herkese tüm yavrulara bol sağlıklı günler diliyorum.




8 Mayıs 2011 Pazar

ANNELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN........






ÖNCELİKLE ANNEMİN, KAYINVALİDEMİN, TÜM ANNELERİN, ANNE ADAYLARININ VE KENDİMİN :) ANNELER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM....



RABBİM SANA HAMDOLSUN BANADA BU EŞSİZ DUYGUYU YAŞATTIĞIN İÇİN.....



BU ÖZEL GÜNDE DİLEĞİM,



"ALLAH ANNELERİMİZİN EKSİKLİĞİNİ GÖSTERMESİN, ONLARA UZUN ÖMÜRLER VERSİN.


ANNE OLMAK İÇİN ÇABALAYAN KADINLARIN, BU YOLDA GÖZYAŞI DÖKEN TÜM AİLELERİNDE YÜZÜNÜ GÜLDÜRSÜN. "

4 Mayıs 2011 Çarşamba

DEFNE'NİN KURABİYELERİ....


Sevgili arkadaşım Nurcan'nın kızıma özel yapmış olduğu kurabiyeleri sizlerle paylaşmak istedim.



Bursa'da olduğum günlerde ziyaretimize gelip bu şirin ve lezzetli kurabiyeleri getirmişti kendisi minik oğluşu Alper'le birlikte.


Sitesinden izinsiz olarak almış bulunduğum bu fotoğraflar çok güzel öyle değil mi:))


Yesek mi yemesek mi diye düşünürken şuan elimde bir tane kaldı. O da buzdolabımı süslüyor şuanda.


İnanılmaz lezzetli ve görüntü olarakta harika olan bu kurabiyelerden sipariş vermek isteyen olursa arkadaşımın sitesini ziyaret edebilir.


BU DA YEĞENİM MELİKE'NİN DOĞUM GÜNÜ PASTASI



18 yaşına giren fıstığım için yine arkadaşım Nurcan'nın yaptığı bu pastayı hepimiz çok beğenerek yedik.


Hamarat arkadaşım benim hediyelerin için tekrar teşekkür ediyorum. Kızım, abisi Alper'i kocaman öpüyormuş öyle söyledi bana:))



3 Mayıs 2011 Salı

DUYULAR & MİM .......

Yazılarını, bloğunu severek okuyup takip ettiğim, iki güzel şirin kıza sahip olan sevgili Aylin mimlemiş beni. Çok güzel bir mim olduğu için kendisine teşekkür ederek cevaplıyorum.

En sevdiğiniz üç görsel :

-kızımın güzel yüzü,
-cam kenarında oturup kahve fincanı elimde yağmur veya kar yağışını seyretmek,
-tüm ailemin mutlu olduğunu görmek.

En sevdiğiniz üç ses :

-kızımın sevinç çığlıkları,
-sabah ezanında öten kuşlar,
-sevdiklerimin iyi haberlerini alabilmek için çalan her telefon sesi:).

En sevdiğiniz üç tat:

-kısır,
-patatesle yapılmış her türlü yemek çeşidi,
-balık.

En sevdiğiniz üç koku:

-tabiki ilk önce kızımın kokusu,
-temizlik sonrası mis gibi kokan bir ev,
-türk kahvesi mmmmm mis misss.

En sevdiğiniz üç his:

-hergünü doyasıya paylaştığım kızımı uyurken seyrettiğimde, anlatılması güç olan içimdeki duyguların, gözüme yansıyıp gözyaşlarımın süzüldüğü annelik hissi,
-güvende olduğumu bildiğim her an,
-huzur huzur huzurrrrrr.


bende bu güzel mimi,

Almina'nın annesine, Lal'in annesine ve Eslem Duru'nun annesine gönderiyorum.