31 Aralık 2010 Cuma
MUTLU YILLAR......
29 Aralık 2010 Çarşamba
CANIM SIKKIN...
21 Aralık 2010 Salı
13.AY
Meleğim benim şimdi mışıl mışıl uyuyorsun. Kocaman karyolan dar geliyor sana nedense:) Herşey iyi hoşta geceleri sağa sola dönerken kafanı vurmasan korkuluklara ne iyi olacak. Farkında bile olmuyorsun derin uykunda ama annenin içi cızzz ediyor o sesi duyduğunda.
Her sabah uyandığında odanı ilk kez görüyormuşcasına sevincin ve tüm oyuncaklarına "ayyy" , "hiiii" diyerek seslenişini izlemek , sonra hiç sıkılmadan ağlamadan kendi kendi konuşmanı, ardından "anne" demeni duymak nasıl mutlu ediyor beni anlatamam canım kızım. Yanına geldiğimi anlayıp, karyolandan beni görebilmek için kafanı yana eğmen, "günaydın kızımmm" dediğimde sarılıp kendince beni öpmeye çalışman ve bunları her sabah yaşamak öyle değerli öyle güzelki.
ve yaşına eklenen artı 1 ayla birlikle Defne;
- akşam saat 22-22.30 saatlerinde yatıp sabah 7.30 -8 gibi uyanıyor (gece uyanmadığı için herhangi birşey içirmeme gerek kalmıyor) sabah uyandığında 150 ml devam sütü içiyor,
- kahvatımızı beraber yapıyoruz ve her sabah yumurta, keçi peyniri, bal yada reçel, tereyağ, bazen yarım yazen 1 dilim çavdar ekmeği ya da buğday ekmeği ve en son pekmez ( dut, keçiboynuzu, üzüm), dönüşümlü olarak birgün böyle birgün peynirli omlet, birgün cevizli, cicibebeli ve tahıllı karışım yiyor. Her kahvaltısında taze sıkılmış meyve suyu içiyor.
-ara öğün olarak evde keçi sütünden mayaladığım fakat pek sevmediği yoğurdu yiyor,
-öğlen kıymalı yada tavuklu yada kemik suyu ile hazırlanmış çorba yiyor,
-akşam yemeğinde bizimle birlikte O'na uygun ne varsa atıştırıyor ve yatmadan da muhallebisini yiyor.
-artık yürüyebiliyor minik bir penguen sanki, kolları iki yanda ve yürüyebilmenin vermiş olduğu mutlulukla atıyor her adımını eh arada bir düşmüyor değil:))
-her oynadığı oyun, her hareketi ve kitaplarına bakışı bile daha bilinçli artık.
- mama, dede, anne, baba,abi, düttü (oyuncağı yere düşünce), ditti (birinin gittiğini görünce), attı( oyuncağını yere atınca), acaaa (ercan amcası) gibi kelimeleri söyleyebiliyor
- Defne kaç yaşında diye sorduğumuzda işaret parmağını kaldırıp 1 yapıyor,
- kulağın, gözün, burnun ağzın nerde dediğimizde gösterebiliyor,
- ayakkabılarını, çoraplarını ayağını gösterip bize veriyor giydirmemizi istiyor ve daha sayamadığım birçok şeyi işaret edip kendince anlatmaya veya yapmaya çalışıyor,
- şimdlik 3 dişi var 4. yolda beklemedeyiz,
Kilosu ve boyu konusunda birşey diyemiyeceğim bu ay doktora gitmediğimiz için ama gelişimi gayet iyi çok şükür.
Yine çok uzatmışım hiç farkında olmadan:)) Onu yapıyor bunu yapıyor derken, almış gitmişim yine:) Eeee konu Defnoş olunca böyle uzayıp gidiyor satırlar kusura bakmayın. Bu kadarla da kalmazdım ya neyse:))
Şimdilik kızımla bizden size sımsıcak kucak dolusu sevgiler.....
AKŞAMLARI NE YAPIYORSUNUZ?
..............................
Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
Koltuğa uzanıp, hiç tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç tanımadığınızAmerikalı haydutları mı kovalıyorsunuz?
Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan hayatlarımı seyrediyoruz?
Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni yorduğunubiliyor musunuz?
İki türlü hayat var:
1. Yaşanan hayat,
2. Seyredilen hayat,
Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki, hayatı sadeceseyrediyorsunuz !
Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
" Pek çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz "diyorsanız, durup bir düşünün lütfen;dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz?
Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek şimdikikadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki.
Ne çare ki sadece bir hayatımız var. Bu da maalesef, çok kısa.
Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor. Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire...
Son yirmi yılı da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz.
Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız, sayılı nefeslerinizden birbölümünü çöpe atıyorsunuz demektir!
Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey yapmamakta,hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak sayılır.
Ne mi yapmalı?..
1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin:
Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp sıkılmadığınızı,nerede nasıl evlendiğinizi, nikah şahitlerinizi, düğününüzü anlatın. Çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın.
2. Gezin:
Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat hayatıpaylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun ve becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin.Sonra da güneşin pembe gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir) Ormanda hep birlikte yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan çiçeklerisevin ve çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. (Ama bilin ki hayat öğrenmek ve öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da hayatın bir parçasıdır) Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli işidir.
3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun:
Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya çalışın. Bilirsiniz, " Komşu komşunun külüne muhtaçtır. "
4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın:
(Konferans, seminer, sergi, doğru sinema ve tiyatro) Hayatınızı biraz olsunrenklendirecek başka şeyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Bir şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeyeulaşırsınız. "Olmaz ki " diye düşünüp taleplerinizi ertelerseniz,hiçbir yereulaşamazsınız. Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. Ne kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri duracak ve mutlu olacaktır. Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak yaşadıklarınızı yazabilirsiniz. Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe tarihdüşürmelisiniz. Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza filananlatacaklarınız olsun.
Ayrıca unutmayın ki; Hayatı biriktiremezsiniz; Ya her anını yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz.
Artık cevap gelsin:
Akşamları ne yapıyorsunuz?..
YAŞIYOR MUSUNUZ, YOKSA SEYREDİYOR MUSUNUZ?
CAN DÜNDAR
16 Aralık 2010 Perşembe
HEP BÖYLE KAL...
kim olursa olsun karşında,
oyuncaklarınla oynarken, kitaplarının sayfalarını tek tek çevirirken bile,
her uykudan uyandığında gülüyor yüzün.
11 Aralık 2010 Cumartesi
KIZIMIN DOĞUM GÜNÜ İÇİN HAZIRLADIKLARIM...
Kurban bayramı dönüşü hemen kolları sıvadım girdim mutfağa. Zaman çok az ve yapılması gereken bir sürü iş vardı. Yetişecek mi olacak mı derken herşey zamanında bitti ve güzel biten birgün oldu. Keşke zamanım olsaydı da daha güzel şeyler yapabilseydim kızım için. Menüde neler mi var buyrun bakalım,
21 KASIM 2010' A DAİR.....
Son olarakta güne özel ufak hediyelerimizi dağıttık konuklara , babamızın son anda hazırladığı fotoğraflarla.
Canım kızım HER YENİ YAŞINI BÖYLE DOLU DOLU KARŞILA ANNE BABANLA TÜM SEVDİKLERİMİZLE, YİNE SAĞLIKLA VE GÜLEN YÜZÜNLE İNŞALLAH.