Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

9 Kasım 2012 Cuma

YAZDAN KALMA...


Yazın son günlerini fırsat bilerek hafta sonlarımızı çok çok iyi değerlendirdik arkadaşlarımız ve minik yavrularımızla.

Sahilde bol bol koşup oynayan, ağaçlara tırmanan iki kediş
  
 
 Balıkçı amcasından izin isteyip balık tutan küçük balıkçı
 

 
Zıp zıpta zıp zıp diye tutturan Defnoş yükseklere zıplarken
 

 İşte müthiş bir manzara görmeye kesinlikle değer, Yoros Kalesi

 
Güneşin batışın izleyen analar ve kızçeleri
 

Park delisi bir kızla gezip keyif yapmak ne mümkün, öncelik Defnoş'un keyfi

 

Şimdilik bu kadar yoksa hızımı alamayıp bütün fotoları aktarıcam şimdi buraya :))

8 Kasım 2012 Perşembe

SÜPRİZ KURABİYELERİMİZ..


Defne Ela'nın okula alışma sürecinde biraz uğraştık. İstekli olsun diye akşamdan güzel şeyler planlayıp, sabah okul kapısında sorun yaşamayalım istedim.


"Arkadaşlarına kurabiye yapalım mı beraber kızım?" dedim ve çok sevindi Defne Ela. Kolları sıvadık giriştik hamur yoğurmaya.


Sabah okula götürdük kurabiyeleri. Arkadaşlarına kendi elleriyle ikram etmiş kızım. Afiyetle yemişler.

BİZDE OKULLU OLDUK..


Uzun zamandır aklımızda olan ama yine benim tembelliğimden sadece oraya buraya mail atıp fikir ve fiyat almak ve sadece kendimce laf kalabalığı yapmaktan öteye gidememiştim anaokulu konusunda.
 
Geçen yıl 4-5 sefer ebeveynli oyun gruplarına katıldık kızımla çok eğlenceli geçmişti. Bu yılda aynı düşüncedeydim aslında. Yine beraber oyun gruplarına katılırız diyordum. Hem ben evdeyim çalışmıyorum hem Defne Ela daha küçük gerek yok diyordum. Arkadaşlarımızın çocuklarıda bu yaşlarda başlamışlardı aslında okula Defne'de istekliydi hep "ben büyüdüm okula gidicem" diyordu.
 
Okulun evimize yakın olmasını istiyordum, herhangi bir sorunda hemen yetişebileyim diyordum. O yüzden hep çevremizdeki anaokullarına yöneldim. Temiz hijyenik olsun, öğretmenleri, çalışanları güler yüzlü, ilgili, sıcak olsun, kızıma her konuda yetebilsin vs vs bir sürü düşünceler oluşuyor insanın kafasında iş kapıya dayanınca.
 
Neyse, birgün oturdum evimize çok yakın olan bir anaokulu vardı daha önce mail atmıştım fakat geri dönmemişlerdi. Arayıp görüşme için randevu almak isteyecektim kiii telefona çıkan bayan benim aradığım anaokulunun kapandığını ve kendilerinin deviraldığını söyledi. Huuh dedim içimden ve hemen ertesi gün için görüşme ayarladık.
 

Eşim ben ve Defne Ela beraber görüşmeye gittik. Kurucusu Yeşim Hanım gayet güler yüzlü karşıladı bizi. Öğretmenleriyle tanıştık, okulu gezdik. Bahçesi mutfağı ,sınıfları, lavaboları temiz heryer güzel görünüyordu. Defne okula girer girmez " anne baba siz eve gidin"  deyip öğretmenle birlikte sınıfa gidip oynamaya başlamıştı. Sıra konuşup anlaşmaya geldiğinde ise Defne Ela için  haftada 3 gün ya yarım ya tam,ya da haftada 5 gün yine isteğe bağlı ya yarım ya tam gün olmasının daha uygun olabiliceği söylendi. Bir an kızımdan ayrı kalmak nasıl olur hiç aklımda olmayan birşeydi vs diye söylenmeye başladım tabiki. Eşimde bu durumu onaylayınca 5 gün fakat yarım gün olsun diyerek anlaştık.

Şimdi Defne Ela 24 Eylül 2012 pazartesi gününden bugüne İdeal çocuk akademisi ne gidiyor.
 
İlk günler çok iyi gidip gelmesine rağmen sonraki hafta biraz zorladı bizi Defne. Gitmek istemedi ağladı fakat şimdi öğretmenlerinin de sayesinde çok şükür isteyerek ve mutlu gidiyor okuluna. Arkadaşlarını Defne'nin deyimiyle kardeşlerini çok seviyor öğretmenlerini de aynı şekilde.
 
 
Okul hayatımızı böylelikle başlatmış olduk. Biraz ani oldu ama böylesi daha iyi bence :)

" Bundan sonraki tüm okul hayatın boyunca, hep istekli hep başarılı ve her daim güler yüzlü olursun inşallah canım kızım." 

7 Kasım 2012 Çarşamba

SELAM...


Selamlar, saygılar, herkese derinden hürmetler  deee ne kadar uzun zaman olmuş yazıp okumayalı. Çok tembel oldum çoook.
 
Şimdi şunu mu bunu mu desem, nerden başlayıp neyi nasıl yazacağımı bilemiyorum inanın. Çooook şeyler oldu tembelliğime yenilip buralara gelmediğim zaman içerisinde. İnşallah tek tek sıra gelecek hepsini anlatacağım size.
 
Şimdi burnumu çeke çeke, tüm kemiklerim kırılıyormuş gibi ağrıyorken, grip "ahanda ben geldim" demiş beni yatağa düşürmüşken nokta koyuyorum postuma. 

                                                               Sağlıcakla kalın inşallah .....

28 Eylül 2012 Cuma

ELLERİ KOLLARI BOYALI DEFNE'CİK

Sabahtan akşama kadar Defne Ela bu halde kalabilir:)
 
 
El, kol bıraksanız ayaklarını bile  boyaya sokabilir :))

 
"Anne yeter artık beni resim çekme" desede poz vermeden de duramaz :))


18 Ağustos 2012 Cumartesi

İYİ BAYRAMLAR.....


Bir ramazan ayını da geride bıraktık, seneye yine tüm ailemiz sevdiklerimizle birlikte, sağlıkla ramazan ayı ve bayramlara ermeyi nasip etsin Rabbim.

Güzel bir bayram sabahına uyanacağınız inşallah, büyüklerin elleri öpülüp akraba ziyaretlerinden sonra Bursa'ya yolculuk var nasipse.

Tüm dostlarımın, arkadaşlarımın, tanıdığım tanımadığım blogcanların mübarek ramazan bayramını kutluyorum.


DEFNE KIZ VE ANASI HERKESE HAYIRLI BAYRAMLAR DİLER ........

29 Haziran 2012 Cuma

YAPA ÇOCUK KULÜBÜ...

Kaç zamandır netten takip ettiğim çocuk kulübünün etkinliklerine katılmak istiyordum. Çekmeköy Yapa Çocuk Kulübünün açılmasıyla birlikte, bugün yapılacak olan yaz meyveleri etkinliğine gidecektik Defne'mle birlikte.

Planımız hazırdı, sabah erken kalkılacak, hazırlanıp çıkacaktık evimizden. Meyve canavarı Defnoş'ta çok eğlenecekti  emindim, evde geçen meyve yeme saatini burda değerlendirip hem oyunlar oynayacak hemde bir güzel meyvesini yiyecekti fıstığım. Fakaaat evdeki hesap çarşıya uymadı misali, Defne'nin bu sabah ateşi çıktı biraz. Sanırım soğuk algınlığı yine. Bütün gün sokakta parkta hiç durmadan koşup terliyor.Bunların üzerine sert esen ruzgarda eklenince sonunda olacağı bu. Evde yapılacak önlemlerimizi aldık tabiki hemen pekmezler, bıldırcın yumurtaları, karabiberli bal karışımı, tarçınlı elma kabuklu ıhlamur vs vs. Baktık geçmiyor doktor yolunu tutarız artık.  Neyse hepsi geçer dermansız dert vermesin Rabbim.

Bir dahaki sefere inşallah bir aksilik olmazda oyun gruplarına ve özel etkinliklerine katılırız kızımla. Yavaş yavaş alışmaya başlamalı sanırım.

28 Haziran 2012 Perşembe

2.5 YAŞLA GELEN DEĞİŞİM.....

Nedense fotoğraf ekleyemiyorum bloğa. Eklesemde yayınladığımda çıkmıyor.

Neyse  keşke fotoğrafları koyabilseydimde size şu süslü cadıyı gösterebilseydim. 2.5 yaş ile birlikte çok değişti bu kız yahu.

İstekleri, soruları, çabuk sıkılması arttı, hareketleri değişti. En belirgin özelliği ise artık giyinme konusunda hiç beni dinlemez oldu. Yazın ortasında "ben o çorabı giymem" deyip gidip çekmeceden kendi aldığı kalın çorabı giyebiliyor bugün olduğu gibi. Sonra elbise ve etek takıntımız başladı. Hele ki son 2 gün ve gecedir aynı etekle yatıp kalkıyoruz. Uyuduğunda bile çıkarttığımı hissedip çekeliyor eteğini. Çıkartmışsam eğer sabah uyandığında ilk iş eteğini sormak ve giymek oluyor. Gezmeye gidecekse annenin çıkarttığı giysilere pek bakılmıyor artık, dolabını açıp alakasız şeyleri isteyip" bunları giydir" diye tutturuyor mesela.

Bir de kıyafetlerine birşey dökülmesin ,su damlasa dahi hemen soluğu odasında alıyor "çıkart bunu başka giyicem kirlendi ıslandı bu" diyerek. Ne anlatırsan anlat duymuyor bile söylediklerimi, kendi kafasına göre takılıyor fıstıkım. 

Saçlarını kuyruk yada örgü istemiyor artık. "Toplama ittemiyorum  anne nolursun"diyor tokalarını elime aldığımda. Kandırmacalarla topluyoruz saçları şu sıra. Saçları tarandığında, yeni birşeyler giydiğinde aynanın karşısına geçip "ne güzel oldum anne" deyip kendine bakıyor  dönüp dönüp. Hatta aynada kendini bile öpüyor:) 

Kız çocuklarında normal sanırım böyle davranışlar. Ama annesi böyle süslü püslü değil kime çektiyse artık :) 

Şu an öğle  uykusunda minik kuşum. Altında uzun bir tayt, kalın çoraplar, kot fırfırlı eteği, üzerinde ise tşört ve onun üzerine ise askılı tşört giymiş durumda kendisi :)  Bakalım uyandığında hangi kostümlerini giyecek:)

26 Haziran 2012 Salı

31. ayda TUVALET EĞİTİMİNDE MUTLU SON...

Hep dile getirmiştim ya en korktuğum süreçlerden biriydi tuvalet eğitimi. Defne'den çok kendimi hazır hissetmem gerektiğini düşündüm herzaman. Rahat ve sabırlı davranmam en önemli kurallardan biriydi biliyordum ama uygulamaya geçince bu konuda kendime pekte güvenemiyordum açıkçası.

Defne'nin bugüne kadar gelişiminde bazı kararlar alırken kafamda hep bir zaman belirlemiştim öncesinden. Mesela, anne sütü için sütüm yettiği sürece devam ama emmek istemese de mutlaka 1 yaşına kadar ne şekilde olursa olsun içecek demiştim ve öylede yaptım. Sonrasında emzik vardı onda da 2 yaş son demiş ve bunu uygulamıştım. Tuvalet eğitimi konusunda ise 2.5 yaştı bence başlamam gereken zaman. Bir de başladığımda pes etmemeliydim zorlansakta geriye dönüş yapmamalıyım diye düşünüyordum.

Nasıl başlanmalı, nasıl davranmalı, gündüz bezsiz gece bezli mi olmalı, hazır mıyım, kızım hazır mı? falandı filandı derken mayıs ayı başlarında bir denesem mi diyerek çıkarıp attım bezi Defnoşun poposundan:) Öncesinde alıştırma külotları aldık kızımla beraber. Lazımlık zaten neredeyse bir sene öncesinden banyomuzda duruyordu:) Bununla ilgili bir yazı bile döşemiştim kısadan:) Defne'yle güzel güzel konuştuk ,ne yapması gerektiği nereye yapması gerektiğini bilsede artık bez bağlanmayacağını anlattık kendisine. Hep "tamam annecim" dedi tabiki. Dedi demesinedeee hiçte öyle tamam olmadı sayın seyirciler:)

Bir gün iki gün üç, dört derken hiç söyleme girişiminde bulunmadı defne bir hafta boyunca. Her sorduğumda "yok benim çişim yok anne" dedi hep ve daha arkamı döner dönmez altına yaptı çişinide kakasınıda. Ve her yapışında da özür diledi benden yavrucum. Zaman doğru zamandı kendimce ama  hazır değilmişim o anlarda bunu iyi anladım. Baktım ki olmayacak pes ettim, kızımıda kendimide dinlenmeye aldım bir süre. Bu arada ondan bundan "aa öğrenmedi mi, öğretmedin mi, aa söylemesi lazım aslında, geç kalmışsın"  vs vs cümlelerini duysamda hep duymazlıktan geldim :)

Dinlenme süremiz bitince baktım ki ben çok rahatım kızımda öyle ya bismillah deyip, hiç sıkmadan bunaltmadan en önemlisi bunalmadan ve daha kararlı çıkardık attık bezi Haziran ayı başlarında. Defne'ye çiş var mı kaka var mı diye hem sordum çoğu zamanda sormadan sık sık götürdüm tuvalete. Hemde lazımlığa değil direk klozete oturttum. Bazen boş boş oturduk yapmadı, bazen yaptı alkışlar yaptık şarkılar uydurduk sözleri çiş ve kakadan oluşan:) Dışarı çıkarkende hiç bez bağlamadım. Evden çıkmadan "bak temiz külot giydirdim tuvaletin geldiğinde söyle mutlaka" diyede ufak uyarmalarda bulundum. Çantama yedek çamaşır kıyafet attım hep.  Alıştırma külotları vardı ya bir sürü aldığım, onlarıda kullanmadım bu denemede cicili bicili çamaşırlar aldım kızıma. Eh  minicik, görmezden geldiğim kaçırmaları oldu kuzumun halende oluyor arada ama olacak o kadar dimi.  Beş altı gece bez bağladım uyutmadan. Sonra sonra gündüzleri durum çözülmeye Defne söylemeye başladıkça gece bez bağlamıyıda bıraktım.

Şimdi kızım meleğim artık tuvaletini söylüyor. Tuvaletini yapıp bitirdiğinde " mikyoplar gidin " deyip ellerini yıkıyor havlusuna siliyor. Geceleri eğer çok kıpırdar uyanırsa yada ben uyandığımda kaldırıp götürüyorum tuvalete.

Allahıma çok şükür beni zorlayan korkutan bu sürecide hayırlısıyla atlattık sayıyorum. Darısı bu yolda ilerleyen yada yeni başlayacak anne ve yavrularının başına inşallah.

* BU KONUYU UZUUUUNCA ANLATIRIM DEMİŞTİM ÖYLEDE OLDU :))

25 Haziran 2012 Pazartesi

KEKEMELİK ....

Defne Ela erken konuşmaya başladı. Yarım yarımda olsa, çoğu kelimelerini anne baba olarak biz anlamış olsakta, bıdır bıdır konuşan, derdini isteğini anlatan bir çocuk idi. Ta kiiii geçtiğimiz bir ayı saymazsak.
Birgün sanki kelimeleri söylerken takılıyor gibi geldi bana ve  pek önemsemedim. İkinci gün ise dikkat ettim ki bu durum artmaya başlıyor  ve dahada zorlanıyor birşeyler söylemek isterken. O an nasıl davranacağımı şaşırdım üzüntümden. Örneğin anne diyecekken a a a anne diye uzatıyordu kelimeleri. Cümle kuracağı anda ilk kelimeyi söylerken takılıyor sonrasında rahatlıkla tamamlayabiliyordu cümlesini. O zorlandıkça, dilinin ucundakileri söylemek için çaba sarfettikçe inanın ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Annelik duygusudur ki hemen telaşa kapıldım "ne olduki şimdi, acaba birşeyden mi korktu, istemeden bilmeden de olsa yanlış birşey mi yaptım yada yaptık? " diye sordum durdum kendime. Diğer yandan kendimce birşeyler yapabilir miyim çabasına girerek, netten araştırıyorum bu durumu yaşayan çocuk ve aileler var mı diye. Ki o zaman gördüm sıkça rastlanan sorun olduğunu ve yalnız olmadığımızı.  Birkaç gün izledik takip ettik konuşmalarını. Bir hafta sonunda baktık ki düzelme yok hemen doktorunu arayarak sorunumuz hakkında yardım istedim.

Doktorumuz öncelikle bir iki hafta konuşmalarını takip etmemizi ve çok rahat davranıp çocuğa bu sorunu yansıtmamamız gerektiğini, konuşmaya başladığında kesinlikle cümlesini bölmememizi ve gözlerine bakarak ne iş yapıyorsak yapalım oturup onu dinlememizi, kelimeleri söylemekte zorlansada çocuğun kelime yada cümlesini anne baba yada başkası, tamamlamamızın yanlış olduğunu ve bu sorunun 2 ve 6 yaş çocuklarında çok sık rastlandığını ve geçici bir durum olduğunu söyleyerek bizi çok rahatlattı.  İstersek pedegogla görüşmemizi ve nasıl davranmamız gerektiği hakkında  bilgi almamızı tavsiye etti. Fakat biz  bu öneriyi bir süre erteleyip okuduklarımız, çevremizde bu sorunu yaşamış olan arkadaş ve dostlarımızın ve doktorumuzun verdiği bilgiler doğrultusunda Defne'nin konuşmalarını izlemeye ve öğrendiklerimizi uygulamaya karar verdik.

İki hafta kadar sorun böyle sürdü. Birgün aniden akıcı bir şekilde hiç kekelemeden konuşmaya başladı Defne. Nasıl sevinmiş olacağımızı siz düşünün artık. Ama iki gün sonra tekrar sorun kendini ortaya çıkardı ve başa sardık. Bu sefer dahada rahattık en azından iki günde olsa sorunun geçmiş olduğunu görmüş olduk. Pedegog arayışı içerisine girmiştik kiiii Defne'm yüzümüzü güldürdü ve kekelemesi düzeldi.

Allah'a binlerce kez hamdolsun ki, onbeş yirmi gündür hiç takılmadan zorlanmadan kekelemeden konuşuyor Defnoş'um. Zor dönemdi, atlattık sanıyorum çok şükür. İnşallah bu son olur yine tekrarlamaz diyorum.

"Dikkat edilmesi gereken en önemli şey, çocuğa konuşmasındaki sorun farkettirilmemeli, konuşması kesilmemeli ve çocuk göz temasıyla, söyledikleri dinlenmeli."