Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

30 Eylül 2011 Cuma

22.AY

Son zamanlarda nasılda şaşırtıyorsun bizi konuşmanla, yaptıklarınla.

Hele ki şu bir aydır gereksiz yere  ağlamalarınla, benimle inatlaşmanla, kavga eder gibi bana parmak kaldırmanla, sürekli bitmez isteklerinle bambaşka Defne görüyorum sanki karşımda. 2 yaş sendromu dedikleri şey bu mu yoksa? "Anne uyutsun, anne yedisin" demelerin, sürekli peşimde dolanmaların biter diye umut ediyorum canım kızım.

Büyüdün büyümesine de sanki gün geçtikçe, zaman ilerledikçe daha bir bilmiş daha bir inatçı, daha yaramaz oluyor gibisin.

22 ayı geride bıraktık, ne kaldı ki 2.yaşını kutlayacağımız o güne. Çok hızlı büyüyorsun ve ben birşey anlamıyor gibiyim, yorulsamda bazen sinirlerim tepeme çıkıp oflayıp puflasamda çabucak geçiyor işte zaman. 

Tuvalet eğitimi konusunda  halen aynı yerdeyiz ne bende ne de kızımda bir ilerleme yok, şimdilik beklemedeyiz ikimizde:)

Emzikte ise son bir aydır daha bir bağımlılık görüyorum Defnoş'umda. Ama şu sıralar gündüz ve uyuturkende vermiyorum. Sadece gece uyanırsa yada uyanır gibi olursa o zamanlar veriyorum. Aklına gelir gelmez "meme  vey " diye istiyor emziğini. Bende "kargaya attık, kestik köpeklere attık" diye avutuyorum şimdilik. Bir süre daha böyle devam.

İştahı, ramazan bayramı geçirdiği boğaz enfeksiyonu nedeniyle çok kötüydü. Şükürler olsun ki düzeldi bu durum. Şimdi "mama yicem" deyip yemek istediği şeyleride gösterip istiyor güzelce ve ben çok mutluyum bu durumdan. Birde hergün "hadi bakkala ditçez"  diyerek dedesini dışarı çıkartmasıyla aldıkları şekerleri yemeye alıştı.

Gündüz uykusu bazen bir kere 2 , 2 buçuk saat, bazense günde iki kez uyuyor. Akşamları ise her zamanki alıştığı saatte uyuyup, geceyi kah odasında kendi yatağında kah anne baba yanında geçiriyor:)

Paylaşımcı değiliz şu sıralar. Ama genelde bu yaşta böyle olurmuş. Benlik duyguları gelişirmiş çocukların. Defne'de aynı böyle. Elindekini kimseye vermek istemiyor ne olursa olsun. Markette bile aldığı birşeyi kasadan geçirebilmek için alamıyoruz elinden. Bende babasıda cömert insanlarızdır ayıptır söylemesi:) inşallah kızımızda aynı bizim gibi olur.

Konuşması 41 kere maşallah çok iyi. Herşeyi söyleyebiliyor,karşılıklı konuşarak anlaşabiliyoruz artık, kavga bile ediyor bizimle daha ne olsun :) "sus atık bamam sisti"
diyerek. Bazen bebeğiyle oynarken izliyorum "uyu atık yetey" diyor işaret parmağını kaldırarak. Taklit yeteneği ilerlemiş durumda. Çevresinde gördüğü  duyduğu şeyleri yapmaya çalışıyor. Bazen istemediğim davranışlarda yapıyor elbette.

En büyük alışkanlığı ve en büyük derdimiz ise çok gezmek istemesi. Hiç evde durmak istemiyor hep hareket edecek hep gezecek. Sürekli dilinde paka ditçem, makete ditçem, bakkala ditçem, babaanneye ditçem . Gözünü açar açmaz başlıyor bunları sırayla söylemeye. Babaanne ve dedesi sağolsun gezdiriyorlarda, fena alıştı kışa ne yaparız bilemiyorum.

Bu ay beni en çok mutlu eden şey ise kızımın bana gözünü açar açmaz "annecim" demesi. "Annecim galk", "annecim tu iççem", "annecim gel". Duydukça o kadar mutlu oluyorum ki anlatamam. Sadece bana değil babasınada canı isteyince babacım diyor. Bazende işine gelen durumlarda kullanıyor -cım -cim ekini. Geçenlerde evimize gelen dayısının, sırf gezmeye götürsün diye "dayıcım dayıcım" diye gezdi peşinden.

Çok uzun bir yazı oldu sanırım:))

İşte kızımdan son haberler böyle sevgili dostlar.

 Herkese güzel bir hafta sonu diliyorum.

Sevgiyle kalın ve şimdilik hoşçakalın....

29 Eylül 2011 Perşembe

ANASININ KIZI...

Kimden görüyorda böyle yapıyor demiyorum bile. Bu konuda çok örneği var çünkü. Önce anne ve babası:)

Hiç fırsatı kaçırmıyor fındığım. Bilgisayarımı alabileceği bir yere bıraktıysam eğer hemen kucaklıyor bir hışımla. Genelde hemen farkediyorum alıyorum elinden. Ama bazende bir işe odaklandıysam eğer keyifle bir anda  bu rahat pozisyona kuruluyor hemen kendisi.

Tak tak vuruyor klavyesine. Görende gerçekten birşeylere bakıyor sanar bakışlarından. "Anne bak bakıom" , ekranı kapatırkende sanki işi bitmiş gibi "mamam (tamam) bitti " demesine ve kaldırıp yerine koyma çabasınada bitiyorum zaten.



Kim gördüyse bu halini ee anasının kızı dedi nedense:) 


Sonrada bir dergisini alıp " bitak okuom anne" diyerek uzanıyor koltuktaki aynı yerine:)

HEM AĞLARIM HEM GİDERİM........

O evin tek kızı, anne babasının gözbebeği.

Hiç istemedi babası uzaklara evlensin gitsin kızı ama kaderde benim gibi ailesinden uzakta yaşaması varmış.

Sözdü nişandı derken ne çabuk geçti günler. Hiç evlenecek gözüyle bakamadık sana. Hep küçüksün gibi geldin gözümüze.

Herşeyi doya doya yaşadın, sevdiğimle evlenecem dedin evlendin. Bundan sonrada her dileğin gerçekleşir inşallah.  

Rabbim yüzünü hep güldürsün, eşin ve sana ömür böyü mutluluklar diliyorum Zeyno'cum.

Buda kızım ve benim kına gecesinden bir fotoğrafımız:)

.

İlk bir saat çok mutsuzdu küçük hanım ama sonra açıldı.

BİZ GELDİİİK.........

Yine çok oldu değil mi buralara uğramayalı?

Ailecek o kadar yoğun ve güzel günler geçirdik ki daha yeni yeni üzerimdeki yorgunluğu atabiliyorum.

Önce ramazan bayramı , sonrasında kızımla bir hafta kalıp kuzenim Zeynep'ciğimin çeyizini götürdük yeni yurdu Bandırma'ya. Bizde adettir kız evinden çeyiz çıkarken eş dost davet edilir. Oğlan evi geldiğinde ise çeyiz sandığına kız tarafından biri oturur ve makul bir bahşiş istenir:) Ahh o sandığa kızım otursun diye az dolanmadım sandık etrafında ama bir baktık ki başkası kurulmuşta pazarlık bile yapıyor:)

Neyse, bu bir hafta içerisinde abla kardeş domates salçası yapalım dedik ve sıvadık kolları hem salça hemde kışlık soslar hazırladık. Benim pek faydam olamasada elimden geldiğince birşeyler yapmaya çalıştım. Bizim küçük  hanımla zor oldu bu sene salça işi.

Evimizin direği:)) bizi almaya gelip İstanbul'a evimize döndüğümüzde ise yanımızda yakışıklı yeğenim Hasan Emir'i de getirmiştik. Çünkü  dört gün sonra kuzenim Zeynep'in düğünü için tekrar Bursa'ya dönecektik ve döndük.

Düğünü, Bursa sonrada Bandırma'da bitirir bitirmez eh artık dinlenme zamanı diyerek salondan çıktığımız gibi Ören'e gitmek için düştük yollara. Dört güzel günü burada geçirdik bitti ve şimdi evimizdeyiz. Haa geldiğimiz gibi bu seferde eşimin kuzeninin düğünü için hazırlandık. Ama bu sefer şehir içi olması nedeniyle  fazla yorulmadık:)  Daha bitmediii,  düğünleri bitirdik eve döndük sonrasında da Bursa'dan gelen abi ve yengemi bir günlük misafir ettik.

Huhh yazarken bile yoruldum sanki. Yazdıklarım sadece bir özet şimdilik. Detayları fotolarla birlikte yazacağım yakında.

Defne ve Defne kızın anası benden herkese kucak dolusu sevgiler...


12 Eylül 2011 Pazartesi

ARKADAŞIMA Carte D'or ile GELEN BİRİNCİLİK...

Öncelikle herkese kucak dolusu sevgilerimi sunuyorum sonrasında ise hayırlı haftalar diliyorum.

Güzel ve uzun bir bayram tatilinden sonra bugün evimizdeyiz kızımla.

Sözü fazla uzattıp kimseyi sıkmadan büyük bir zevkle asıl konuya geçmek istiyorum.


Canım arkadaşım Nurcan ramazan ayı içerisinde katıldığı yarışmadan Bursa birinci çıkarak İstanbul'da yapılan finale katılma şansı kazanmıştı bu hafta sonu. Yanında olmayı çok istemiştim ama mümkün olmadı. Pazar günü yapılan finalde tekrar birinci seçilince inanın sevinçten havalara uçtum.

Hiçbir şüphem yoktu zaten emindim birinci olacağından. Her zaman yaratıcı yaratık derim ben O'na.Bu yarışmaya katıldığı tarifte kendine ait olunca "iç düşünme birincisin"dedim hep. Birincilik getiren tarifi arkadaşımın bloğundan yada dondurmalı blogdan bulabilirsiniz.


İleride daha güzel şeylere imza atacağına daha iyi yerlerde olacağına veee dilediğin bazı şeyleri gerçekleştirebileceğine kesinlikle inanıyorum canım arkadaşım.

Seni tekrar tebrik ediyorum ve başarılanın devamını diliyorum.

Final detayları ise işte burada.