Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

25 Şubat 2011 Cuma

HAŞHAŞLI TATLI....

Gün içerisinde Defnecik beni çok yorsada mutfakta uzun süre vakit geçirmeyi çok özlüyorum. Şimdide mutfaktan çıkıyo değilim, ancak akşamlık yemek, Defne'ye özel birşey yada o güne misafir gelecekse hazırlık yapmak için vakit harcıyorum. Ama öncelerde böyle değildi bu durum. Hergün ne pişirsem, bugün nasıl kek yapsam, nasıl pasta yapsam diye düşünmeye ,değişik tarifler aramaya bol bol fırsatım bol bol vaktim olurdu.


Yine misafirlerim için, ilk defa denediğim tariflerden biridir haşhaşlı tatlı. Çok kez severek yemiştim gittiğim davetlerde. Tarifi ise şöyle,

KEKİ İÇİN
3 yumurta, 1 su bardağı şeker, 1 su bardağı irmik, 1 su bardağı süt, 1 su bardağı sıvı yağ, 1 su bardağı un, 1 su bardağı haşhaş, 1 paket kabartma tozu

ŞERBETİ İÇİN
2 su bardağı şeker, 2 su bardağı su

SÜSLEMEK İÇİN
1 Paket krem şanti 1 su bardağı süt

İlk olarak şerbetini pişirip soğumaya bırakıyoruz. Kek malzemelerini normal kek yapımı şeklinde karıştırıp 180 dereceli fırında pişiriyoruz. Fırından çıkarttığımız kek sıcakken soğuttuğumuz şerbeti üzerine döküyoruz ve çekmesini bekliyoruz. Son olarakta hazırladığımz krem şantiyi tatlımızın üzerine sürüyoruz. İşte tatlımız hazır afiyet olsun:)

PATATES SALATASI...

Herkesin bildiği bir lezzettir patates salatası. Patatesin her türlüsünü severek yerim. Püresini, kızartmasını, yemeğini, fırında elma dilimli baharatlanmış şeklinde olanı, haşlanmışını ve salatasını.
Geçenlerde gelen misafirlerim için yapmıştım ve aceleyle çekmiştim resmini. Tarifini hemen herkes bilir ama ben yinede yazayım,

7-8 haşlanmış patates, marul, maydanoz, salatalık, yeşil soğan, kornişon turşu, kuru nane, pul biber, limon, tuz, zeytinyağ ve ben süslemek için çeri domates kullandım. İçine isteğe bağlı yeşil nane, dereotuda kullanabilirsiniz.

CEROŞ ABLADAN KARDEŞİ DEFNOŞ'A......



Sevgili arkadaşım Ekim ve şekermi şeker annesi gibi becerikli kızı Ceren hafta içi ailecek bizi ziyarete gelip Defnoş'a bu güzel çerçeveyi hediye getirdiler.


Defne'nin odasındaki ayrıntıları unutmayıp çerçeveyide ona göre süslemeleri çok güzel. Ama içine uygun fotoğrafı daha bulamadım:))
Ekim teyze ve Ceren ablaya güzel cici hediyeleri için çok teşekkür ediyoruz...

18 Şubat 2011 Cuma

2011 SEVGİLİLER GÜNÜNE VE DEFNE ELA'YA AİT BİRKAÇ NOT....

Bu yıl sevgililer gününü sıcacık yuvamızda dualar ederek geçirdik. Daha bir anlamlı daha bir güzel oldu mübarek kandil gecesine denk gelmesi sebebiyle. Dualarda birleşti gönüllerimiz sevgiliyle.
Babaanne ve dedesinin kandilini kutladı kızım, sonrada anne babasını yalancıktan öptü sevgili oldukları için:) Babasının aldığı gülleri diddet (çiçek) diye kokladı sevinerek minik kuşum.

Bizim evimizde kandil akşamları bayram gibi karşılanır daha önceleri söylemiş miydim bilemiyorum. O güne özel helvalar poğçalar yapılır, komşulara gelen gidene ikram etmek için, büyükler ziyaret edilir, uzakta olan eş dost telefonla aranır, baba evinde toplanılır eller öpülür kandilleri kutlanır. İnşallah kızımda bu özel günleri anne ve babasının kutladığı gibi kutlar ileride ve bu hep böyle devam eder.

Sevgililer günü ve kandil notlarından sonra gelelim Defnoş'umun son hallerine. Çarşamba akşamı hem kontrol hemde aşıları için doktorundaydık. Doktoru kapıdan "Defne Ela gelir misin" diye seslendiğinde Defne hevesle ilerledi ama kapıda beyaz önlüklü doktor amcasını görünce gülerek geri kaçtı:) Su çiçeği ve son doz pnömokok aşısı yapıldı kısa süren çığlıklar eşliğinde. Öksürüğü iyice azaldı, doktorumuz halen ilaç vermemekte ısrarcı "zamanla geçecek hiçbir sorunu yok" dedi. Bu ara geceleri pek mız mız oldu bizim kız. Dişlerini bugüne kadar rahat çıkardı ama bundan sonra öyle olmayacak gibi geliyor bana. Tabiki bu gece halleri dişlerden kaynaklanıyorsa. Gözleri kapalı ordan oraya atıyor kendi karyolasında. Sonunda alıyorum ve bizim yatağımızda sabahlıyor bu şekilde. Sabaha kadar gık demeden uyuyan Defne gitti sanki başka Defne geldi 2 -3 gecedir. Ehh bende alışkın olmayınca böyle bi duruma sinirlerim bozuluverdi hemen:) İnşallah geçici bir süreçtir bu, huy değişimi değildir inşallah dua ediyorum.

14 Şubat 2011 Pazartesi

HAYIRLI KANDİLLER ..........


TÜM İSLAM ALEMİNİN MEVLİD KANDİLİ MÜBAREK OLSUN.

11 Şubat 2011 Cuma

1-2-3-4-5 :))

Kızıma sürekli söylediğim ve bugün nette öylesine bakınırken bulduğumda eskiye gittiğim şarkıyı dinleyip koroyu görünce sizde hatırlayacak mısınız bakalım?

İşte Defne Ela'nın bu ara müziğini mırıldandığı şarkı:)

BILDIRCIN YUMURTASI.....


Son günlerde çok sık faydalarını duyduğum ve okuduğum, kızımın doktoruna danışarak "yedirebilirsin" yanıtınıda aldıktan sonra birkaç gündür sabahları bıldırcın yumurtası veriyorum Defne Ela'ya.


Normal tavuk yumurtasını pişirir gibi suda pişiryorum ve minicik olduğu içinde çabucak tüketiliyor:) Aslında süte çiğ olarak karıştırıldığında da faydalıymış ama ben bunu sadece eşime uyguladım şifalar olsun diyerek, hemide haberi olmadan içti birkaç akşam:)


Sizler yinede çocuklarınıza yedirmeden önce doktorunuza danışın alerji yapabilir.


Bıldırcın yumurtasının faydalarıyla ilgili yazıyı burdanda okuyabilirsiniz.

10 Şubat 2011 Perşembe

AH GRİP VAH GRİP....



Sonunda bende nasibimi aldım bu illet gripten. Kimi sorsam kiminle görüşsem herkes aynı dertten muzdarip. Birkaç gündür belliydi aslında ama ben dikkat etmedim kendime. Defnoş ve babasına içirdiğim yedirdiğim her vitaminli gıdadan bende alsaydım belki şu durumda olmazdım. Ben hep kendimi es geçtim herzaman olduğu gibi. Akşam başlayan halsizlik sonra öksürük ve eklem ağrıları gece ateşle ilerledi. Şimdi yüzümde maskeyle dolaşıyorum evin içinde. Defnoş kuzusu ise 1 saattir mama sandalyesine bağlı peşinde koşturacak halim olmadığı için:) Dergi sayfalarını çeviriyor kendince şarkılar söyleyip arada oda öksürüyor. Allah başka dert vermesin yapacak birşey yok bu da geçecek inşallah......

8 Şubat 2011 Salı

İNEK (KEÇİ) SÜTÜNE GEÇİŞ....

Dün itibariyle artık normal süte geçmiş bulunmaktayız. Ek gıdaya başladığımız aydan bugüne çoğunlukla keçi sütüyle mayalanmış yoğurt ve keçi peyniri yedirdim hep Defne Ela'ya. Geçen gün doktoru "artık süt vermeye başlayabilirsin" demesiyle dün keçi sütü içirdim kızıma. Bu gidişle keçi gibi olacak diye korkuyorum:)) Arada keçi arada inek sütü olarak devam edicez bakalım.

Yalnız sorunumuz var Defne kaç aydır su içmek dışında biberon kullanmıyor, bardaklada daha içemiyor e kaşıkla olacak iş değil ama arada böylede deniyorum. Son olarak aylardır verdiğim devam sütünü biberonla ağzına sıkarak içirdim hep eh haliyle buda çok zor oluyor. Arkasına yastıklar koyarak yatırıyordum ve içiyordu ama durum değişti artık .Bizim minik kız yerinde durmuyor ki kalkmak istiyor dönmek istiyor işim zorlaştı anlıyacağınız.

Ne zamana kadar böyle devam edecek acaba merak ediyorum. Ne zaman bardağı kendi eliyle tutup içecek. Önerisi olanlar var mı daha kolay nasıl süt içirebilirim:)

SONUNDA OLDU:)

Evlenmeden önce çok istediğim halde bir türlü cesaretim olmadığı için gidemediğim, evlendikten sonrada aynı şekilde çok gerekli ama yapamam boşuna uğraşmayım deyip sürekli ertelediğim fakat son bir senedir eşiminde ısrarı üzerine, araba aldığımız günün ertesi ehliyet kursuna kayıt oldum. Neden bu kadar beklemişim ve cesaret edememişim şimdi çok kızıyorum kendime. Defne Ela'nın doğum gününü kutladıktan sonra başladım kurslara. Defne Ela'ya sağolsun dede ve babaannesi baktı akşamları. Yokluğumu aramadığı ve onlarla güzel vakit geçirdiği için aklım hiç evde kalmadı. Teorik sınav ve direksiyon sınavı derken ehliyetimi almış bulunmaktayım:)) Sevgili eşime sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum burdan:) desteği ve bana güvenip her dışarı çıkışımızda arabayı bana teslim ettiği için:))

Şimdilik yalnız çıkma cesaretim daha yok. Hele ki bu hafta sonu İstanbul'un yoğun trafiğine girince gözüm korkmadı değil yani. Ama çok hevesliyim kızımıda alıp gezmeye çıkacağımız günleri dört gözle bekliyorum.

Rabbim kazasız belasız yolculuklar nasip etsin herkese, bundan sonra banada inşallah:))

14. AY BİTERKEN .....

Uzuuuun ara verice blog alemine nerden nasıl başlayacağımı bilmiyorum söze. Günler geçti aylar geçti Defne kız 14.5 aylık oldu. Ama ben Defne kızın annesi çok ihmal eder oldum buraları ve de birçok şeyi. Her seferinde bu son bir daha bu kadar uzamayacak ara desemde olmuyor işte.

Ahh ahh nasıl yorgunum bilseniz. Benim Defne kızım bir yaramaz bir cadı oldu ki sormayın. Son bir aydır inanılmaz değişti huyları. Daha inatçı daha kararlı sinirli ve bilmiş oldu. Herkes "daha dur asıl şimdi başlıyor senin işin" diyor bana. Aman Allahım bir çocuk bu kadar hareketli bu kadar hızlı ve enerji dolu nasıl oluyor anlamıyorum. Uyuduğu zamanlarda ne kadar dinlene biliyorsam, sonrası dolu dizgin. Herşeyi heryeri merak eder durumda, sürekli yürüme halinde oturması sadece mama sandalyesinde birşeyler yerken. Yorulsamda şükrediyorum yinede sağlığı yerinde olsun hasta olmasında diyorum kendi kendime. Gerçi son zamanlarda nezle grip salgınından ailecek bizde etkilendik ve haliyle Defnoş'ta burnu akar öksürür durumda. Ama keyfi neşesi çok yerinde.


Defne Ela cadısı neler mi yapıyor şöyle bir sıralayım;


Artık rahatlıkla yürüyebiliyor, yerden istediği şeyi oturmadan alıp doğrulabiliyor, anne, baba, dede, abi, mama, amin, didet(çiçek), düttü(düştü), bebis, ditti(gitti), attı, tik tak( sevdiği müzik ve saati gösterince), mee( inek ve koyuna:) gibi birkaç kelimeyi söyleyebiliyor. Amcan nerde diye sorulduğunda yukarda diye gösteriyor. Taklit yeteniği arttı hoşuna giden bir sesi hemen kendide yapıyor söylüyor. Kalemle bir yerleri kalamayıda çok sevdi Defnoş. Televizyon kumandasını eline alıp tv ye dönerek açmaya çalışıyor, odadan odaya elinde birşeyler taşımaya bayılıyor bu ara. Tüm oyuncaklarını oda oda gezdiriyor, beresi atkısı ayakkabısını verdiğimizde hepsinin nereye giyilebileceğini biliyor ve çabalıyor, yeni yeni mutfak dolaplarını açıp karıştırmaya başladı, mama sandalyesinde eliyle birşeyler yemeyide çok seviyor, yapbozlarıyla oynamayı pek sevmesede eline verdiğimizde yapması gerekeni biliyor tam yerini bulmasada yerleştirmeye çalışıyor, lagolarını birbirine takıp çıkartmayı seviyor, banyoya her girdiğinde diş fırçasını istiyor ve fırçalıyormuş gibi yapıyor aslında damaklarını kaşıyor:) Artık ayrılıkların farkında ve evden çıkacağım zamanlarda gördüğünde bana gelmek istiyor, babaannesi ve dedesi kapıdan çıkarken almıyorlar diye arkalarından ağlıyor, ağlamayı bilmeyen kız yavaş yavaş ağlamakla birşeyler yaptırabileceğinin farkına varıyor. Misafirimiz olan küçük Sezen ablasının her fırsatta gidip saçlarını yoluyor, ısırmaya çalışıyor, elindeki oyuncakları almaya uğraşıyor:)) Canım Sezoş'um meleğimse canı çok yansada hiç kardeşinin canını yakmıyor tabiki şimdilik:)



Düşünüyorum ve daha çok yazasım geliyor ama yazı uzayıp gider ve sıkıcı bir hal alır diye yeterli diyorum.


Defne Ela son 1 aydır ara ara burun akıntısı ve öksürükle huzursuz ediyor bizi. Dişlerin sayısıda artıyor zamanla ve her yeni çıkan dişte biraz etkiliyor sanırım. Üstte 4. diş yeni çıktı, altta 4 dişi var.


Dün burun akıntısı ve öksürükten dolayı doktoruna götürdüm. Şükürler olsun hiçbir sorun yok. Geniz akıntısına bağlı öksürük ve 10 gün sürer şuruba antibiyotiğe gerek yok dedi doktoru. Kilosu 11750 -800 civarında çünkü tartılma anında bizim minik durmadı yerinde, boyuda 81.5-82 cm. Son günlerde öksürükten dolayı iştahı pek yerinde olmasada gelişimi gayet iyi dedi doktoru. Normal inek veya keçi sütüne artık geçebileceğimizi, haftada 2 gün balık yemesi gerektiğinide söyledi. Hafta sonuda aşıları için tekrar gidicez bakalım inşallah öküsüğüde geçmiş olur.


Çooook uzun oldu yine bu yazı ama ne yapayım az bile sayılır bana göre:)) Şimdilik bizden sımsıcak sevgiler sizlere.