Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

31 Aralık 2012 Pazartesi

2013 HOŞGELDİN..


ALLAHIM YENİ BİR YILA GİRMİŞKEN TÜM GÜZEL DİLEKLERİM ÖNCE HERKES İÇİN
 
SONRA AİLEM, DOSTLARIM,SEVDİKLERİM, EŞİM, KIZIM VE KENDİM İÇİN.
 
BU YIL BİZLERE ÖNCE SAĞLIK ARDINDAN DA HUZUR VE BEREKET NASİP ET.
 
GÖZYAŞIMIZ AKACAKSA ŞAYET MUTLULUK İÇİN AKSIN.
 
HERKESE HEPİMİZE GÖNLÜMÜZDEN, AKLIMIZDAN GEÇENİN HAYIRLISINI NASİP ET.
 
TÜM SEVDİKLERİMİN YENİ YILINI KUTLUYORUM.


MUTLU SENELER..............



18 Aralık 2012 Salı

BERRUSU İÇİN LÜTFEN YARDIM.....

Dün arkadaşım vasıtasıyla  okudum ve öğrendim Berrasu'nun hastalığını.

Okudukça ağladım dua ettim kendisi ve  tüm çocuklar için. Annesi ve babası  için sabır diledim tedavileri süresi boyunca.

Sağlık ne kadar önemli birşey, bir daha anladım kıymetini bilemesemde.

Ne zaman, ne gelecek başımıza bilmiyoruz.

Rabbim acil şifalar versin inşallah. Bir an önce sağlığına kavuşsun güzel kızımız.

Lütfen elimizden gelenin fazlasını yapalım herkese duyuralım.

Berrasu için lütfen ama lütfen okuyalım ve paylaşalım,

http://berrasukuzusu.wordpress.com/2012/12/17/kan-bagisi/

22 Kasım 2012 Perşembe

21 KASIM 3. YAŞ GÜNÜMÜZ


Bir olacak mı, ya iki, ohoo üç yaşına bir gelsin derken işte kocaman bir 3 yaş oldu kızım.


Bu sene bir ilk yaşadı Defne Ela, 3. yaşını üç aydır gittiği okulunda arkadaşları ve öğretmenleriyle kutladı ilk kez.  Defne Ela kadar bende çok heyecanlıydım. O mutlu olsun O'nun yüzü gülsün sevinsin diye telaş yaptım kendi kendime :)


Okulunda dün ilkleri yaşadı Defne dedim ya, ilk kez öğleden sonraya kaldı ve ilk kez uyku saatinde arkadaşlarıyla uyudu. İlk kez daha bilinçli kutladı doğduğu günü. Doyasıya oynayarak eğlenerek ve bir o kadar da şaşkın.


Seni çok seviyoruz canım kızım.
Uzun uzun hayırlı ömrün olsun, yüzün hep gülsün,
Hep güzel günlere sağlıkla uyan,
Bahtınıda kaderinide iyi güzel yazsın yüce Rabbim.
Annen baban olarak hep yanında, tüm sevdiklerin etrafında olsun olalım  hayatın boyunca.
Yalnızlık bilme, acı nedir bilme,
Hep sev , hep sevil güzel kızım.


Nice mutlu yılların olsun bizimle
 
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN BİRİCİK KIZIM.

12 Kasım 2012 Pazartesi

2012 KURBAN BAYRAMI..


Yazılarıma geriden geriden devam etmekteyim.
 
 
Bu bayramda her bayram olduğu gibi Bursa İstanbul arası git gel trafiğin verdiği yorgunlukla başladı bitti. Ama o yorgunluk memleketim Bursa'ya varır varmaz bitiveriyor her nedense:)) Derin deriiin çekesim geliyor havasını mis gibi tertemiz. 


Akraba gezmeleri, kalabalık yenen aile yemekleri, tatlılar, sarmalar, etler derken bir de fıstığımın neşesi eklenince tam tadında geçti kurban bayramımız.
 


Defne'm nasılda mutluydu kuzenleriyle bahçede koşup oynarken görmeliydiniz.  Ayrıca bu bayram el öptü bol bol, "bayramınız kutlu olsun" dedi büyüklerine. Bir o kadar bolda şeker yedi "dur artık " dememizi duymazlıktan gelip.
 
Seneyede sonraki senelerde de  hep bu neşeyle aynı kalabalıkla dolu dolu geçmesi ümidiyle, selamlar sevgiler tüm sevdiklerime.

10 Kasım 2012 Cumartesi

ATAMIZI ANMA PROGRAMI (defne'nin okulunda)

 Defne Ela;

Annecim bugün ne yaptık biliyo musun?

O'na şarkılar söyledik kardeşlerimle ( arkadaşlarımla demek istiyor)

Babamın aldığı çiçekleri hediye verdim. Arkadaşlarımda çiçek getirmişti.

Tren sesi (siren sesi) vardı birde anne biliyo musun?



"Peki bunları kimin için yaptınız kızım?" 

 "ATATÜRK için  anne"


Defne Ela ve arkadaşları öğretmenleri sayesinde okulda düzenledikleri çok güzel bir programla andı Atamızı.

Günün anlam ve önemi çok büyüktü tabiki ama günün en komik cümlesinide okuldan eve dönerken söyledi Defne.

"Annee çiçeklerimi  geri alabilir miyim? " :))

10 KASIM....

ÖZGÜRLÜĞÜMÜ, ÇAĞDAŞLIĞIMI  SANA BORÇLUYUM;
 
ALNIM AÇIK, BAŞIM DİKSE SANA BORÇLUYUM.
 
İZİNDEYİM, İZİNDEYİZ.
 
TEŞEKKÜRLER ATAM.....
 
 
Saygıyla, minnetle, özlemle anıyoruz.

9 Kasım 2012 Cuma

YAZDAN KALMA...


Yazın son günlerini fırsat bilerek hafta sonlarımızı çok çok iyi değerlendirdik arkadaşlarımız ve minik yavrularımızla.

Sahilde bol bol koşup oynayan, ağaçlara tırmanan iki kediş
  
 
 Balıkçı amcasından izin isteyip balık tutan küçük balıkçı
 

 
Zıp zıpta zıp zıp diye tutturan Defnoş yükseklere zıplarken
 

 İşte müthiş bir manzara görmeye kesinlikle değer, Yoros Kalesi

 
Güneşin batışın izleyen analar ve kızçeleri
 

Park delisi bir kızla gezip keyif yapmak ne mümkün, öncelik Defnoş'un keyfi

 

Şimdilik bu kadar yoksa hızımı alamayıp bütün fotoları aktarıcam şimdi buraya :))

8 Kasım 2012 Perşembe

SÜPRİZ KURABİYELERİMİZ..


Defne Ela'nın okula alışma sürecinde biraz uğraştık. İstekli olsun diye akşamdan güzel şeyler planlayıp, sabah okul kapısında sorun yaşamayalım istedim.


"Arkadaşlarına kurabiye yapalım mı beraber kızım?" dedim ve çok sevindi Defne Ela. Kolları sıvadık giriştik hamur yoğurmaya.


Sabah okula götürdük kurabiyeleri. Arkadaşlarına kendi elleriyle ikram etmiş kızım. Afiyetle yemişler.

BİZDE OKULLU OLDUK..


Uzun zamandır aklımızda olan ama yine benim tembelliğimden sadece oraya buraya mail atıp fikir ve fiyat almak ve sadece kendimce laf kalabalığı yapmaktan öteye gidememiştim anaokulu konusunda.
 
Geçen yıl 4-5 sefer ebeveynli oyun gruplarına katıldık kızımla çok eğlenceli geçmişti. Bu yılda aynı düşüncedeydim aslında. Yine beraber oyun gruplarına katılırız diyordum. Hem ben evdeyim çalışmıyorum hem Defne Ela daha küçük gerek yok diyordum. Arkadaşlarımızın çocuklarıda bu yaşlarda başlamışlardı aslında okula Defne'de istekliydi hep "ben büyüdüm okula gidicem" diyordu.
 
Okulun evimize yakın olmasını istiyordum, herhangi bir sorunda hemen yetişebileyim diyordum. O yüzden hep çevremizdeki anaokullarına yöneldim. Temiz hijyenik olsun, öğretmenleri, çalışanları güler yüzlü, ilgili, sıcak olsun, kızıma her konuda yetebilsin vs vs bir sürü düşünceler oluşuyor insanın kafasında iş kapıya dayanınca.
 
Neyse, birgün oturdum evimize çok yakın olan bir anaokulu vardı daha önce mail atmıştım fakat geri dönmemişlerdi. Arayıp görüşme için randevu almak isteyecektim kiii telefona çıkan bayan benim aradığım anaokulunun kapandığını ve kendilerinin deviraldığını söyledi. Huuh dedim içimden ve hemen ertesi gün için görüşme ayarladık.
 

Eşim ben ve Defne Ela beraber görüşmeye gittik. Kurucusu Yeşim Hanım gayet güler yüzlü karşıladı bizi. Öğretmenleriyle tanıştık, okulu gezdik. Bahçesi mutfağı ,sınıfları, lavaboları temiz heryer güzel görünüyordu. Defne okula girer girmez " anne baba siz eve gidin"  deyip öğretmenle birlikte sınıfa gidip oynamaya başlamıştı. Sıra konuşup anlaşmaya geldiğinde ise Defne Ela için  haftada 3 gün ya yarım ya tam,ya da haftada 5 gün yine isteğe bağlı ya yarım ya tam gün olmasının daha uygun olabiliceği söylendi. Bir an kızımdan ayrı kalmak nasıl olur hiç aklımda olmayan birşeydi vs diye söylenmeye başladım tabiki. Eşimde bu durumu onaylayınca 5 gün fakat yarım gün olsun diyerek anlaştık.

Şimdi Defne Ela 24 Eylül 2012 pazartesi gününden bugüne İdeal çocuk akademisi ne gidiyor.
 
İlk günler çok iyi gidip gelmesine rağmen sonraki hafta biraz zorladı bizi Defne. Gitmek istemedi ağladı fakat şimdi öğretmenlerinin de sayesinde çok şükür isteyerek ve mutlu gidiyor okuluna. Arkadaşlarını Defne'nin deyimiyle kardeşlerini çok seviyor öğretmenlerini de aynı şekilde.
 
 
Okul hayatımızı böylelikle başlatmış olduk. Biraz ani oldu ama böylesi daha iyi bence :)

" Bundan sonraki tüm okul hayatın boyunca, hep istekli hep başarılı ve her daim güler yüzlü olursun inşallah canım kızım." 

7 Kasım 2012 Çarşamba

SELAM...


Selamlar, saygılar, herkese derinden hürmetler  deee ne kadar uzun zaman olmuş yazıp okumayalı. Çok tembel oldum çoook.
 
Şimdi şunu mu bunu mu desem, nerden başlayıp neyi nasıl yazacağımı bilemiyorum inanın. Çooook şeyler oldu tembelliğime yenilip buralara gelmediğim zaman içerisinde. İnşallah tek tek sıra gelecek hepsini anlatacağım size.
 
Şimdi burnumu çeke çeke, tüm kemiklerim kırılıyormuş gibi ağrıyorken, grip "ahanda ben geldim" demiş beni yatağa düşürmüşken nokta koyuyorum postuma. 

                                                               Sağlıcakla kalın inşallah .....

28 Eylül 2012 Cuma

ELLERİ KOLLARI BOYALI DEFNE'CİK

Sabahtan akşama kadar Defne Ela bu halde kalabilir:)
 
 
El, kol bıraksanız ayaklarını bile  boyaya sokabilir :))

 
"Anne yeter artık beni resim çekme" desede poz vermeden de duramaz :))


18 Ağustos 2012 Cumartesi

İYİ BAYRAMLAR.....


Bir ramazan ayını da geride bıraktık, seneye yine tüm ailemiz sevdiklerimizle birlikte, sağlıkla ramazan ayı ve bayramlara ermeyi nasip etsin Rabbim.

Güzel bir bayram sabahına uyanacağınız inşallah, büyüklerin elleri öpülüp akraba ziyaretlerinden sonra Bursa'ya yolculuk var nasipse.

Tüm dostlarımın, arkadaşlarımın, tanıdığım tanımadığım blogcanların mübarek ramazan bayramını kutluyorum.


DEFNE KIZ VE ANASI HERKESE HAYIRLI BAYRAMLAR DİLER ........

29 Haziran 2012 Cuma

YAPA ÇOCUK KULÜBÜ...

Kaç zamandır netten takip ettiğim çocuk kulübünün etkinliklerine katılmak istiyordum. Çekmeköy Yapa Çocuk Kulübünün açılmasıyla birlikte, bugün yapılacak olan yaz meyveleri etkinliğine gidecektik Defne'mle birlikte.

Planımız hazırdı, sabah erken kalkılacak, hazırlanıp çıkacaktık evimizden. Meyve canavarı Defnoş'ta çok eğlenecekti  emindim, evde geçen meyve yeme saatini burda değerlendirip hem oyunlar oynayacak hemde bir güzel meyvesini yiyecekti fıstığım. Fakaaat evdeki hesap çarşıya uymadı misali, Defne'nin bu sabah ateşi çıktı biraz. Sanırım soğuk algınlığı yine. Bütün gün sokakta parkta hiç durmadan koşup terliyor.Bunların üzerine sert esen ruzgarda eklenince sonunda olacağı bu. Evde yapılacak önlemlerimizi aldık tabiki hemen pekmezler, bıldırcın yumurtaları, karabiberli bal karışımı, tarçınlı elma kabuklu ıhlamur vs vs. Baktık geçmiyor doktor yolunu tutarız artık.  Neyse hepsi geçer dermansız dert vermesin Rabbim.

Bir dahaki sefere inşallah bir aksilik olmazda oyun gruplarına ve özel etkinliklerine katılırız kızımla. Yavaş yavaş alışmaya başlamalı sanırım.

28 Haziran 2012 Perşembe

2.5 YAŞLA GELEN DEĞİŞİM.....

Nedense fotoğraf ekleyemiyorum bloğa. Eklesemde yayınladığımda çıkmıyor.

Neyse  keşke fotoğrafları koyabilseydimde size şu süslü cadıyı gösterebilseydim. 2.5 yaş ile birlikte çok değişti bu kız yahu.

İstekleri, soruları, çabuk sıkılması arttı, hareketleri değişti. En belirgin özelliği ise artık giyinme konusunda hiç beni dinlemez oldu. Yazın ortasında "ben o çorabı giymem" deyip gidip çekmeceden kendi aldığı kalın çorabı giyebiliyor bugün olduğu gibi. Sonra elbise ve etek takıntımız başladı. Hele ki son 2 gün ve gecedir aynı etekle yatıp kalkıyoruz. Uyuduğunda bile çıkarttığımı hissedip çekeliyor eteğini. Çıkartmışsam eğer sabah uyandığında ilk iş eteğini sormak ve giymek oluyor. Gezmeye gidecekse annenin çıkarttığı giysilere pek bakılmıyor artık, dolabını açıp alakasız şeyleri isteyip" bunları giydir" diye tutturuyor mesela.

Bir de kıyafetlerine birşey dökülmesin ,su damlasa dahi hemen soluğu odasında alıyor "çıkart bunu başka giyicem kirlendi ıslandı bu" diyerek. Ne anlatırsan anlat duymuyor bile söylediklerimi, kendi kafasına göre takılıyor fıstıkım. 

Saçlarını kuyruk yada örgü istemiyor artık. "Toplama ittemiyorum  anne nolursun"diyor tokalarını elime aldığımda. Kandırmacalarla topluyoruz saçları şu sıra. Saçları tarandığında, yeni birşeyler giydiğinde aynanın karşısına geçip "ne güzel oldum anne" deyip kendine bakıyor  dönüp dönüp. Hatta aynada kendini bile öpüyor:) 

Kız çocuklarında normal sanırım böyle davranışlar. Ama annesi böyle süslü püslü değil kime çektiyse artık :) 

Şu an öğle  uykusunda minik kuşum. Altında uzun bir tayt, kalın çoraplar, kot fırfırlı eteği, üzerinde ise tşört ve onun üzerine ise askılı tşört giymiş durumda kendisi :)  Bakalım uyandığında hangi kostümlerini giyecek:)

26 Haziran 2012 Salı

31. ayda TUVALET EĞİTİMİNDE MUTLU SON...

Hep dile getirmiştim ya en korktuğum süreçlerden biriydi tuvalet eğitimi. Defne'den çok kendimi hazır hissetmem gerektiğini düşündüm herzaman. Rahat ve sabırlı davranmam en önemli kurallardan biriydi biliyordum ama uygulamaya geçince bu konuda kendime pekte güvenemiyordum açıkçası.

Defne'nin bugüne kadar gelişiminde bazı kararlar alırken kafamda hep bir zaman belirlemiştim öncesinden. Mesela, anne sütü için sütüm yettiği sürece devam ama emmek istemese de mutlaka 1 yaşına kadar ne şekilde olursa olsun içecek demiştim ve öylede yaptım. Sonrasında emzik vardı onda da 2 yaş son demiş ve bunu uygulamıştım. Tuvalet eğitimi konusunda ise 2.5 yaştı bence başlamam gereken zaman. Bir de başladığımda pes etmemeliydim zorlansakta geriye dönüş yapmamalıyım diye düşünüyordum.

Nasıl başlanmalı, nasıl davranmalı, gündüz bezsiz gece bezli mi olmalı, hazır mıyım, kızım hazır mı? falandı filandı derken mayıs ayı başlarında bir denesem mi diyerek çıkarıp attım bezi Defnoşun poposundan:) Öncesinde alıştırma külotları aldık kızımla beraber. Lazımlık zaten neredeyse bir sene öncesinden banyomuzda duruyordu:) Bununla ilgili bir yazı bile döşemiştim kısadan:) Defne'yle güzel güzel konuştuk ,ne yapması gerektiği nereye yapması gerektiğini bilsede artık bez bağlanmayacağını anlattık kendisine. Hep "tamam annecim" dedi tabiki. Dedi demesinedeee hiçte öyle tamam olmadı sayın seyirciler:)

Bir gün iki gün üç, dört derken hiç söyleme girişiminde bulunmadı defne bir hafta boyunca. Her sorduğumda "yok benim çişim yok anne" dedi hep ve daha arkamı döner dönmez altına yaptı çişinide kakasınıda. Ve her yapışında da özür diledi benden yavrucum. Zaman doğru zamandı kendimce ama  hazır değilmişim o anlarda bunu iyi anladım. Baktım ki olmayacak pes ettim, kızımıda kendimide dinlenmeye aldım bir süre. Bu arada ondan bundan "aa öğrenmedi mi, öğretmedin mi, aa söylemesi lazım aslında, geç kalmışsın"  vs vs cümlelerini duysamda hep duymazlıktan geldim :)

Dinlenme süremiz bitince baktım ki ben çok rahatım kızımda öyle ya bismillah deyip, hiç sıkmadan bunaltmadan en önemlisi bunalmadan ve daha kararlı çıkardık attık bezi Haziran ayı başlarında. Defne'ye çiş var mı kaka var mı diye hem sordum çoğu zamanda sormadan sık sık götürdüm tuvalete. Hemde lazımlığa değil direk klozete oturttum. Bazen boş boş oturduk yapmadı, bazen yaptı alkışlar yaptık şarkılar uydurduk sözleri çiş ve kakadan oluşan:) Dışarı çıkarkende hiç bez bağlamadım. Evden çıkmadan "bak temiz külot giydirdim tuvaletin geldiğinde söyle mutlaka" diyede ufak uyarmalarda bulundum. Çantama yedek çamaşır kıyafet attım hep.  Alıştırma külotları vardı ya bir sürü aldığım, onlarıda kullanmadım bu denemede cicili bicili çamaşırlar aldım kızıma. Eh  minicik, görmezden geldiğim kaçırmaları oldu kuzumun halende oluyor arada ama olacak o kadar dimi.  Beş altı gece bez bağladım uyutmadan. Sonra sonra gündüzleri durum çözülmeye Defne söylemeye başladıkça gece bez bağlamıyıda bıraktım.

Şimdi kızım meleğim artık tuvaletini söylüyor. Tuvaletini yapıp bitirdiğinde " mikyoplar gidin " deyip ellerini yıkıyor havlusuna siliyor. Geceleri eğer çok kıpırdar uyanırsa yada ben uyandığımda kaldırıp götürüyorum tuvalete.

Allahıma çok şükür beni zorlayan korkutan bu sürecide hayırlısıyla atlattık sayıyorum. Darısı bu yolda ilerleyen yada yeni başlayacak anne ve yavrularının başına inşallah.

* BU KONUYU UZUUUUNCA ANLATIRIM DEMİŞTİM ÖYLEDE OLDU :))

25 Haziran 2012 Pazartesi

KEKEMELİK ....

Defne Ela erken konuşmaya başladı. Yarım yarımda olsa, çoğu kelimelerini anne baba olarak biz anlamış olsakta, bıdır bıdır konuşan, derdini isteğini anlatan bir çocuk idi. Ta kiiii geçtiğimiz bir ayı saymazsak.
Birgün sanki kelimeleri söylerken takılıyor gibi geldi bana ve  pek önemsemedim. İkinci gün ise dikkat ettim ki bu durum artmaya başlıyor  ve dahada zorlanıyor birşeyler söylemek isterken. O an nasıl davranacağımı şaşırdım üzüntümden. Örneğin anne diyecekken a a a anne diye uzatıyordu kelimeleri. Cümle kuracağı anda ilk kelimeyi söylerken takılıyor sonrasında rahatlıkla tamamlayabiliyordu cümlesini. O zorlandıkça, dilinin ucundakileri söylemek için çaba sarfettikçe inanın ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Annelik duygusudur ki hemen telaşa kapıldım "ne olduki şimdi, acaba birşeyden mi korktu, istemeden bilmeden de olsa yanlış birşey mi yaptım yada yaptık? " diye sordum durdum kendime. Diğer yandan kendimce birşeyler yapabilir miyim çabasına girerek, netten araştırıyorum bu durumu yaşayan çocuk ve aileler var mı diye. Ki o zaman gördüm sıkça rastlanan sorun olduğunu ve yalnız olmadığımızı.  Birkaç gün izledik takip ettik konuşmalarını. Bir hafta sonunda baktık ki düzelme yok hemen doktorunu arayarak sorunumuz hakkında yardım istedim.

Doktorumuz öncelikle bir iki hafta konuşmalarını takip etmemizi ve çok rahat davranıp çocuğa bu sorunu yansıtmamamız gerektiğini, konuşmaya başladığında kesinlikle cümlesini bölmememizi ve gözlerine bakarak ne iş yapıyorsak yapalım oturup onu dinlememizi, kelimeleri söylemekte zorlansada çocuğun kelime yada cümlesini anne baba yada başkası, tamamlamamızın yanlış olduğunu ve bu sorunun 2 ve 6 yaş çocuklarında çok sık rastlandığını ve geçici bir durum olduğunu söyleyerek bizi çok rahatlattı.  İstersek pedegogla görüşmemizi ve nasıl davranmamız gerektiği hakkında  bilgi almamızı tavsiye etti. Fakat biz  bu öneriyi bir süre erteleyip okuduklarımız, çevremizde bu sorunu yaşamış olan arkadaş ve dostlarımızın ve doktorumuzun verdiği bilgiler doğrultusunda Defne'nin konuşmalarını izlemeye ve öğrendiklerimizi uygulamaya karar verdik.

İki hafta kadar sorun böyle sürdü. Birgün aniden akıcı bir şekilde hiç kekelemeden konuşmaya başladı Defne. Nasıl sevinmiş olacağımızı siz düşünün artık. Ama iki gün sonra tekrar sorun kendini ortaya çıkardı ve başa sardık. Bu sefer dahada rahattık en azından iki günde olsa sorunun geçmiş olduğunu görmüş olduk. Pedegog arayışı içerisine girmiştik kiiii Defne'm yüzümüzü güldürdü ve kekelemesi düzeldi.

Allah'a binlerce kez hamdolsun ki, onbeş yirmi gündür hiç takılmadan zorlanmadan kekelemeden konuşuyor Defnoş'um. Zor dönemdi, atlattık sanıyorum çok şükür. İnşallah bu son olur yine tekrarlamaz diyorum.

"Dikkat edilmesi gereken en önemli şey, çocuğa konuşmasındaki sorun farkettirilmemeli, konuşması kesilmemeli ve çocuk göz temasıyla, söyledikleri dinlenmeli."

RESİM EKLEYEMİYORUM..

Acaba bana biri yardım edebilir mi?

Dün  farkettim ki bloğa resim eklediğim halde yayınla dediğimde sadece yazılarım çıkıyor resimler kendiliğinden kayboluyor. Tekrar tekrar denedim ama hep aynı sonucu aldım.

Sizce neden olabilir fikri olan var mı?

BANYO YAPMA KORKUSU...

Defne Ela doğduğunda beri suyla oynamayı ve banyo yapmayı hep sevdi. Bebekliğinde bile hiç ağlamaz sesi bile çıkmaz rahatlar mutlu olurdu. Büyüdükçe daha zevk aldı ve her banyo yapma saatini oyunla ve severek bitirirdik kiiii son bir iki haftaya kadar.

Ne oldu birden anlamadım. Sıcakların bastırmasıyla daha sık yıkamaya başladım. İlk günler başını yıkarken kızdı bağırdı ama öyle yada böyle bir şekilde oyunla şarkı türküyle çıkıyorduk banyodan. Tabi ben bezmiş yorgun argın bir halde kalarak. Ama sonra daha da zorlaştı bu durum. Baktım ki başını yıkarken korkuyor ağlıyor gün aşırı yada iki günde bir saçlarını yıkamaya çalıştım. Bazen hiç şampuan kullanmadan yıkadım ve yıkıyorum. Banyoya bebekler, oyuncaklar aldık, hatta abarttım bilgisayarı açtık kenara koyduk o bile kar etmemeye başladı. "Haydi banyo zamanı" dediğim an ağlamaya başlıyor ki öyle böyle değil. Başını yıkatmak bir kenara dursun suyu bile açtırmıyor.  Sudan mı korkuyor desem değil. Gün içerisinde tek başına banyoya gidip lavaboda elini yüzünü yıkıyor sık sık ve çoğu zaman "kapat artık o suyu" diye sesleniyorum bile. Leğende bebeklerini yıkıyor oynuyor. Her sokağa, parka çıkıp dönüşümüzde eller ayaklar yıkanıyor ve sesi hiç çıkmıyor. Ama duşa giricez yıkanacaksın dendiğinde kıyametler kopuyor.

Düşündüm ve dedim ki belki evde değilde babaannede banyo yaparsa değişik gelir ve korkmaz. Aldık havlumuzu şampuanımızı ama ne fayda" ben yıkanmak istemiyorum anne" ve ardında da ağlayarak "özür dileriiim anneeee" diyen bir Defne :(  Güler misiiin ağlar mısııın?

O da olmadı babası dedi ki şişme havuzlardan alalım banyoya koyalım belki öylelikle alışır biraz. Aldık, şişirdik, suyu doldurduk hatta bikinisini bile giydirdik, oyuncaklar attık havuzun içine uğraş Allah uğraş yine yok. İçine girdi girmesine ama oturmuyor. Ne nasihatlar ne diller döktüysek olmadı olmuyor. " İstemiyorum yıkanmıcam anneeee"  deyip duruyor.

Okudum da çok yerde, bazı dönemlerde yada bu yaşlarda çocuklarda sıkça rastlanan bir durummuş bu. Gelip geçiyormuş. İnşallah bizden de çabucak gelip geçer. Defnoş'ta dahil anne ve babası olarak çok yoruyor bu durum bizi.

(Defne Ela 31 aylık)

24 Haziran 2012 Pazar

TEMBEL BLOG SAHİBESİ GELDİİİİİ :))

Selamlar sevgiler benden bizden sizlere.

Gerçekten de çok tembel oldum çıktım yahu.

Her fırsat bulup birşeyler yazsam dediğimde, vazgeçip kalkar oldum yerimden. Sebepsizce uzaklaştım bloğumdan. Yazmak bir kenara okumak bile zor geldi takip ettiğim blogları. Halende öyleyim tam geçmiş değil bu tembellik :))

Neyse ki herşey yolunda. Bahardı, yazdı, Bursa, İstanbul arası git gel, misafir ağırla, gezmelere git, Defne'mle oyna, ev işi vs vs derken gelip geçiyor günlerimiz.

Yazmak istediğim ama zaman aşımına uğrayıpta unutulup giden bir sürü şey vardı aklımda ya da not kağıtlarımda. Kandiller geçti, en önemlisi babalar gününü bile not edemedim buraya anneler gününde yaptığım gibi sonra kızımın tuvalete alışma dönemleri, haa bir hafta süren ana kız nezle grip hastalığımızda oldu bunların yanında ve yazamadığım birçok şey işte.

Eh ne diyeyim bundan sonrası belki yola gelirim birazcık:) diyerek bu aralar dertlendiğim ve beni fazlasıyla geren postu yayınlayayım ilk olarak.

Haydi Bismillah:)


24 Mayıs 2012 Perşembe

REGAİP KANDİLİNİZ HAYIRLI OLSUN...



BUGÜN VE BU GECE YAPILAN BÜTÜN GÜZEL DUALARDA UNUTULMAMAK DİLEĞİMLE,


BUGÜN VE BUNDAN SONRAKİ KANDİLLERDE HERKESİN SEVDİKLERİYLE, EŞİYLE, ÇOCUKLARIYLA, SAĞLIKLI , HUZURLU OLABİLMESİ,
VE

YAPILAN HER DUANIN, DUALARIMIZIN KABUL OLMASI DİLEĞİMLE,


HERKESİN KANDİLİ MÜBAREK OLSUN...


21 Mayıs 2012 Pazartesi

ÖDÜLÜM VAR......

Öncelikle sevgili Dilek'ten (Demlenmiş Yaşam Öyküleri) çok çok özür diliyorum, bu güzel ödülü bana verip yayınlayamadığım gibi teşekkür etmeyi bile çok geçe bıraktığım için.

Beni anlayacağını düşünerek kendisine tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.

1- Bizde 11 arkadaşımıza veriyoruz bu ödülü

* http://www.ahlamdan.blogspot.com/

* http://www.annekaleminden.blogspot.com/

* http://www.ikizbuyutmek.blogspot.com/

* http://www.coko-prenses.blogspot.com/

* http://www.hayatintatliheyecanlari.blogspot.com/

* http://www.alminabeyaz.blogspot.com/

* www.eslemcehayat.blogspot.com/

* http://www.annesiningulu.blogspot.com/

* http://www.nuralp.blogspot.com/

* http://www.keoszone.com/

* http://www.dekorapsuwasyon.blogspot.com/

2-Ödül aldıklarını bloglarına gidip haber vermemiz gerekiyor.

* Büyük bir zevkle:)

3- Kendimizle ilgili 7 gerçeği paylaşıyoruz.

* 2004 yılında aşkımla evlendim "eş" oldum

* 2009 yılında "anne" oldum

* Sakin bir yapıya sahibim fakat son zamanlarda bu çizgimden çıkar ve bazı anlarda ise haddimi aşar gibi oldum :)

* Saçlarım sarıda mı kalsın kahveye mi döneyim aylardır bir karar veremedim ne kötü bir durum değil mi :)) Allah kimseyi düşürmesin bu derde:)

* Yine son zamanlarda "aaa hala bez mi bağlıyorsun bu kıza çişini söylemiyor mu ? " sorularından nefret eder oldum.

* Kızımla evde kaliteli vakit denen o vakitlerden geçiremediğimizi ve yetemediğimi düşünüp çok üzülüyorum.

*Off 7 olmak bilmedi sanki düşün düşün:)  son olaraktaaa,  evsanatçısı olmayıpta keşke başka bir dalda kendimi geliştirseydim diyede çok düşünüyor ve kendimede ara ara kızıyorum:)

4.Bize ödül veren kişiye teşekkür ediyoruz.

* En başta teşekkürlerimi sunmuştum ama tekrardan  sevgilerimi iletiyorum "Demlenmiş Yaşam Öyküleri "blog sahibine.

5- Versatile blogger ödül fotosunu bloğumuza ekliyoruz.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

BİZ KAYBOLMADIK SADECE YOĞUNUZ:))

Herkese kucak dolusu sevgilerler merhaba.

Neredeyse bir ay olacak ne yazabiliyorum ne de bakıp çıkabiliyorum buralara. İşin mi çok? diye sorarsanız cevap "hayır". Ama ne bileyim işte yazasım gelmiyor vakit ayıramıyorum, başka şeylerle uğraşırken zaman gelip geçiyor.

Bizler iyiyiz çok şükür. Defnoş kuzusu da halen çiş söylememe inadı ve şirinliğiyle büyümekte. Bununla ilgili uzuuun bir yazım olacak bakalım ne zaman:)Uğraşıyoruz, pes ediyoruz, zamana bırakıyoruz. Şimdilik sinirler gerilmeden Defnoş sıkıntıya girmeden kendi halimizde ilerliyoruz bu konuda.


Malum bahar havası çarptı biraz bizi. Bütün kışı hiç hastalanmadan geçiren Defne, baharın gelmesiyle ilk soğuk algınlığı şurubunu içmiş bulundu. Maşallah keyif yerinde, hareket bol lakin burnu şır şır akmakta bugünlerde.

Defne havaların ısınmasıyla birlikte sürekli gezmek istiyor, sürekli dışarıda oynamak, koşmak, zıplamak istiyor. Gündüz ya benimle yada babaannesiyle birlikte parkta sokakta. Akşamları ise babası işten gelir gelmez "nereye gidicez babacım" diye soruyor. Hafta sonu olduğunu bile anlıyor artık "ben şimdi uyucam baba erken gelcek" diyor bana cumartesi günleri. Pazar günleri ise sadece kızımıza göre planlar yapıyoruz artık.

Bizde son durumlar bu kısaca. Hafta sonu Bursa'dan canlarım geliyor yeğenlerim abimler yengemler. Belki onlar evlerine dönerken bende bir Bursa tatili yapabilirim aralarına sıkışarak.

Yeni ve güzel gelişmelerle arayı fazla uzatmadan tekrar yazabilmek ümidimle hoşçakalın.......

12 Nisan 2012 Perşembe

HAFTA SONUNDA DEFNE...

Geçen hafta sonu yine parkta bahçedeydi Defne kız. Meydanı buldu koştukta coştu, coştukça mutlu oldu hiçte yorulmadan.


Küçücük karıncadan korkan prenses bu kez parkta gördüğü tavşanı kovaladı. Tavşancığa yaklaşınca ise bir güzel sevdi okşadı, bıraksak kucağına alacak o derece.

Elindeki minicik topuyla oynadı yemyeşil çimlerde çığlıklar atarak. Abi ablalarını izledi kısacıkta olsa nefes alıp duraksayarak.


Ceren ablasıyla beraber salıncakta sallandılar, kaydıraktan defalarca kaydılar ve  en sonunda Defne'nin çok sevdiği şey kumla oynamaya daldılar. O kadar mutlu oluyor ki kumla oynamaktan, zor zar ikna edip uzaklaşabildik parktan.


Ekim teyze , Ceren abla ve babalarda olmakta üzere çekmeköyde pazar turu atıldı bir güzel. Defnoş pazarda her gördüğü oyuncağı almak için uzattı o minicik ellerini.

Eve geldiğimizde ise almış olduğumuz kum boyamalarla oynamak istedi.  Ceren abla yardımıyla beraber kum boyamamızıda yaptık günün sonunda.

Günü böyle yoğun böyle güzel geçince hemen ayıcığına sarılarak daldı mışıııl mışıl uykuya.

Pazar sabahı uyanır uyanmaz planı hazırdı kızımızın;

"kavatı yapıcaaz ,parka didiceez, yemek yiceeez, makete didiceeez diye saydı tek tek anne babasına:))

8 Nisan 2012 Pazar

SULTAN SARMASI...

Missss gibi bir lezzetle herkese hayırlı, kazançlı, güzel bir hafta diliyorum. 


,


Yine Birsence'nin nefis tatlı tariflerinden biridir bu. İlk denememdi ve gerçekten harika oldu. Yapımıda tadıda çok hafif. Herkese tavsiye ediyorum.
Tarifi aynen uyguladığım için buraya kopyalama yapıyorum:)

  • 1 kilo süt
  • 1,5 su bardağı tozşeker
  • 5 çorba kaşığı un
  • 3 çorba kaşığı kakao
  • 1 paket vanilya
  • 2 çorba kaşığı margarin
  • 2 su bardağı hindistancevizi
  • 2 poşet kremşanti
  • 1 su bardağı süt
YAPILIŞI:Bir tencerede un,şeker ve kakaoyu karıştıralım.İçine azar azar 1 litre sütü ilave edip karıştırmaya devam edelim.Tencerenin altını yakıp pişirelim.Muhallebimiz pişince altını kapatıp vanilya ve margarini ekleyelim.Soğuyunca mikserle 15 dakika çırpalım..Fırın tepsisine hindistancevizini yayalım.Üstüne muhallebiyi döküp soğumasını bekleyelim.İyice soğuyunca üstüne çırpılmış 1 su bardağı sütle çırpılmış krem şantiyi yayalım..Streçleyip 3 saat dolapta bekletelim..Dolaptan çıkarınca önce uzunlamasına 2 'ye bölelim.Sonra 2 parmak kalınlığında keselim ve rulo saralım.Dik bir şekilde pasta kağıtlarına yerleştirip tekrar servis zamanına kadar dolaba kaldıralım...

2 Nisan 2012 Pazartesi

KARINCAYLA KAVGA:))

Evimizde belli dönemlerde çıkan tek tük karıncalardan annesi gibi Defne'de nefret ediyor. Ne kadar zararsız mini minnacık olsalarda çok korkuyor Defnecik.

Geçen sabah uykusundan uyanır uyanmaz yerde gördüğü karıncayla konuşmaya başladığını gördüm ve çok güldüm.

İşte o kısacık tek taraflı diyalog;

- Git burdan git , evine git,

- Senden kokuyoyum,

- Seni sevmiyoyum böcek,

- Anneee böceke seni sevmiyoyum dedim:))

12 Mart 2012 Pazartesi

ŞEKERPARE....


Sevgili Birsen'nin tarifi olan bu tatlıyı, geçen hafta gelen misafirlerim için denedim ve çok beğenildi.

Sizde değişik ve nefis tarfiler denemek isterseniz mutlaka güzel anne Birsen'nin sitesini gezmelisiniz.

Tarifinide yapılışınıda aynen uyguladım.

İşte tarif ;

MALZEMELER:
  • 1 paket margarin
  • 1 çay bardağı pudra şekeri
  • 1 çay bardağı irmik
  • 1 çay bardağı sıvıyağ
  • 2 tane yumurta( 1 sarı üstüne)
  • 1 paket vanilya
  • 1 paket kabartma tozu
  • Alırı kadar un
  • Tüm fındık veya kayısı çekirdeği ( ben ceviz kullandım)
Şerbet Malzemesi İçin:
  • 5 su bardağı tozşeker
  • 5 su bardağı su
  • 1 dilim limon
YAPILIŞI:Şerbeti 5 dakika kaynatıp soğumaya bırakalım.Oda sıcaklığında yumuşamış margarin,1 tam+1 yumurta akı,sıvıyağ ve şekeri yoğurma kabına koyup karıştıralım.İçine irmik,un,vanilya ve kabartma tozunu ekleyip yoğuralım.Ele yapışmayan kulak memesi kıvamına gelen hamurdan ceviz büyüklüğünde parça alıp yuvarlayalım.Her birinin üstüne bir tane fındık veya kayısı çekirdeği (ben ceviz batırdım.) batırıp biraz bastıralım.( Kabardığında fındık yada ceviz çıkmasın içinden diye).Üstüne ayırdığımız yumurta sarısını sürüp ısıtılmış 175C'lik fırında güzelce kızartalım.İyice soğumuş şerbeti fırından çıkan tatlının üstüne dökelim.Tatlı şerbetini çekince servis yapalım..

10 Mart 2012 Cumartesi

SADRAZAM LOKUMU...


Son zamanlarda çok sık yapar oldum bu harika lezzeti.

Birkaç kez yememe ve tadına hayran kalmama rağmen yapılışı gözümde büyüyor ve hiç denemiyordum.

 Meğer hiçte öyle değilmiş. Yapım aşamasıda yemesi kadar zevkli geldi bana. Mutlaka denemelisiniz diyerek tavsiye ediyorum. 


MALZEMELER

PANDİSPANYA İÇİN

  • 5 YUMURTA
  • 1 SU BARD TOZ ŞEKER
  • 1 PK VANİLYA
  • 1 PK KABARTMA TOZU
  • 1.5 SU BARD UN

KREMASI İÇİN

  • 3 SU BARD SÜT
  • 3 YEMEK KAŞIĞI UN
  • 2 ÇAY BARD TOZ ŞEKER
  • 1.5 YEMEK KAŞIĞI MARGARİN
  • 1 PK VANİLYA

ÜSTÜ İÇİN

  • 3 SU BARD ŞEKERLİ SÜT
  • 2 SU BARD HİNDİSTAN CEVİZİ
 
  • İSTERSENİZ ARASINA MUZDA KOYABİLİRSİNİZ.
YAPILIŞI:Pandispanyası için yumurtayla şekeri 10 dakika çırpalım.içine unla karıştırılmış vanilya ve kabartma tozunu ekleyip karıştıralım.Tepsiye yağlı kağıt serip hamuru tepsiye yayalım.Isıtılmış 170'Cde pişirelim.Pandispanya pişerken hemen kremayı pişirelim.Pandispanya fırından çıkınca sıcakken boyuna 2'ye enine ise 6'ya bölelim.Her bir dikdörtgeni elimize alıp ortasından 2'ye bölelim.İç yüzeyine krema sürüp isterseniz muzuda koyup rulo saralım.Tüm pandispanyaya aynı işlemi yapalım.Bir kaseye soğuk sütü bir kaseyede hindistancevizini koyalım.Roluları önce süte sonrada hindistancevizine bulayıp dolapta en az 3,4 saat dinlendirelim.Sonra servis tabağına dizip servis yapalım..

7 Mart 2012 Çarşamba

6 MART..


Dündü benim doğum günüm. 

"Hepii dörttey anneeee" dedi bana bir minik kuş,

Yeni yaşımı ilk O (eşim) kutladı "aşkımsın benim" diyerek,

İyiki doğdun mesajları, telefonları aldım bir sürü,

Ne iyi etmişimde dünyaya gelmişim:)

4 evladın sonuncusu olarak doğmamla birlikte, şimdi güzeller güzeli kıvırcık saçlı bir fıstığın annesi, sürekli pozitif sürekli hayata olumlu bakan ve beni çok seven ince fikirli bir adamın karısıyım.

Eyyy hayat yaşlanıyorum mu ne?

Ne kaldı ki şunun şurasında 35 e:)

Daha yapılcak, görülecek çok şey var.

Dileğim hayırlı yaşlara erelim hep beraber tüm sevdiklerimle ailemle. Heeep mutlu mesut.

6 Mart 2012 Salı

VERTİGO musun nesin GİT BAŞIMDAN...

Son bir yıldır bu dertle uğraşıyorum. Adı vertigo.  

Bir gece uykumdan felaket bir baş dönmesiyle uyandım diğer bir yana döndüm geçti gibi geldi. İkinci gece tekrar  yön değiştirme sırasında aynı şeyi yaşadım ve bu sefer hiç durmadan döndü durdu başım. Sabaha kadar, sonraki bir haftaya kadar hiç geçmedi. Bir gece hüngür hüngür ağladığımı bile hatırlıyorum ne oluyor bana diye. Öyle kötü birşey ki kafanızı kaldıramıyosunuz, dönmeyle birlikte mide bulantılarınız artıyor, ne çocuğunuzu görüyor gözünüz ne eşinizi nede evin dağınıklığını. Göz açtırmıyor adama o derece.

Belki geçer ümidiyle biraz bekledikten sonra soluğu hastanede aldım. Nöroloji uzmanı muayne ve tahlillerinden sonra bunun bir vertigo hastalığı olduğunu söyledi. İlk defa duyuyordum. Neden olabileceği konusunda bilgiler verdi, KBB a yönlendirdiler kulakla ilgili bazı sebeplerden olabilir denildi. Orda da durum aynı  testler yapıldı sorun yok. Tuzsuz yiyeceksin, ani hareketlerden kaçınacaksın vs vs bilgileri alındı birkaç ilaç verildi ve evmize döndük.

Bir süre sonra normale döndüm dönmesine ama bu hiç geçmedi. Ara ara hep tekrarladı. İki gün önce olduğu gibi.  Son 1 haftadır şiddetli olmamakla birlikte yine başladı. Her seferinde başka doktorlar emarlar testler ve yine sonuç yok. Herşey normal ama ben dönüyordum taaa ki iki gün önce gittiğim hastanedeki doktorun çok basit yaptırdığı birkaç harekete kadar. İç kulakta kristaller yer değiştirirmiş ve buda denge bozukluğuna baş dönmesine neden olurmuş. Ara ara tekrarlarmış ve bazı egzersizlerle bu kristalleri yerine getirebilirmişiz. Doktorun uygulattırmış olduğu bu egzersizlerle gerçektende sorunu çözmüş olduk şimdilik. İlaç kullanmaya başlamadan o günün akşamı kendime gelmiş haldeydim. Diliyorum ki bundan sonra tekrarı olmaz diliyorum ki olsada basit uygulamalarla yine geçiştiririm.

Sağlık gibisi yok ama nedense bunu ufacıkta olsa bir yerimiz incindiğinde yada ağrıdığında anlıyabiliyoruz.

 Herkese bol bol sağlıklı günler diliyorum:)

1 Mart 2012 Perşembe

DEFNE'NİN KARYOLASINA ÇÖZÜM..

Çoook uzun zaman oldu bu korkuluğu yaptıralı ama yine tembellikten bugüne yayınlamak nasipmiş:)

Bizim kız karyolasının içine girmek için kendine yüksek gelen korkuluklarına tırmanıp içine atlıyordu , inmeye çalışırkende biraz zorlanıyordu yükseklikten dolayı, düştü mü düşecek mi endişesi yaşıyorduk bu yüzden.


Gece yada sabaha karşı yanımıza gelmek istediğinde ise mecburen kalkıp almamız gerekiyordu tabiki.
Bu durumu kolaylaştıralım istedik. Gündüz karyolasına daha rahat inip çıksın, uykusundan uyandığında ise yanımıza kendi kalkıp gelebilsin  dedik ve  diğer parmaklık korkuluğunu çıkartıp yerinden bu yarım korkuluğu yaptırdık.

İkeaya da bakmıştık bunun için fakat ordaki korkuluk çok alçaktı, Defne'nin karyolasının yüksekliğine göre.

Çok rahatlattı bu bizi.  Bu kolayca takılıp çıkartılabiliyor. Defne hiç zorlanmadan inip yanımıza gelebililiyor. 
Pratik olması sebebiyle gündüz tamamen çıkartıp akşamları uyumadan önce takıyoruz karyolasına. Belki birilerine bir fikir olabilir.


BOYA BENEK


Geçen haftalarda bir pazar günü babası Defne Ela'yı tiyatroya götürsek mi dediğinde biraz düşündüm. Malum kendinisi 5 dk oturunca sıkılan bir çocuk olduğundan, tiyatroda ne yapar ki dedim. Denemekte fayda vardır düşüncesiyle arkadaşlarımız ve çocuklarıyla birlikte pazar sabahı şehir tiyatrolarının yolunu tutarak ilk tiyatro izleme deneyimimizi gerçekleştirdik kızımızla:)


Defne Ela "diyatoya gidiyoz" diye dursun nereye gittiğinin farkında olmayan bense "ne yapacak acaba izleyecek mi? " derdindeydim.  Ama iyiki gitmişiz Defne Ela çok mutlu oldu ve hiç kıpırdamadan izledi kucağımda, koltuklar biraz alçak kalıyorduda :) O gün bugündür hiç unutmadı hala " miyav vamış, yesim vamış abla varmış, biz diyatoya gittik" diye anlatıp duruyor.

Oyunun konusu ise şöyle;

Genç kız resim ve heykel atölyesinde resim yapmaktadır. Atölyede rengarenk tablolar, tel heykeller vardır. Tel heykeller genelde hayvan figürleridir. Atölyede en çok kedi figürleri yer almaktadır. Genç sanatçı kedilerin çeşitli duruşlarını resmetmektedir. Seyircilerin gelişiyle kendi kedisi olan Benek'i çocuklara tanıştırmak ister fakat kedisi ortalıkta yoktur. Kedisini araken, genç kızın dünyasını keşfetmeye başlarız. Çok geniş bir hayal gücü vardır. Kedisini ararken, seyirciye kedisiyle olan serüvenini anlatmanın bir yolu olarak resmi, müziği ve dansı ve oyunu seçer. Oyunun sonunda kedisini atölyesinde bulacaktır, peki ama nasıl olmuş da bunca zamandır kedisinin atölyesinde olduğunu farkedememiştir?

Oyunun amacı:
Çocuğun sanat ile ilişkisini güçlendirmek, sanat yoluyla da kendini ifade edebileceğini anlatmak.
Araştırma ve bilgilenmeye teşvik etmek, öğrenmeyi eğlenceli kılmak, özeleştiri yapmanın önemini kavramak, çevresine özenli davranmaya teşvik etmek.

29 Şubat 2012 Çarşamba

DEFNE 27 AYLIK

Ne zamandır Defne Ela'nın gelişimi hakkında birşeyler yazmıyorum. Defne neler yapar, neler söyler, nasıl oynar?  vs.  vs.

Zaman hep hızlı ilerliyor günler gelip geçiyor. Defne Ela ile beraber yaptığımız bir sürü şey, birlikte geçirilen bir dolu zaman olmasına rağmen buraya not almaya üşeniyorum bazen.  Unutulup giden kısacıkta olsa yazılamayan o kadar çok şey varki sonradan pişman olduğum.  Ve her seferinde tekrarı olmayacak dediğim ama hep tekrarladığım:)

Neyse ara uzayınca yazılarda uzayıp gidiyor.

Defne Ela 27. ayınıda bitirmiş oldu şubatla birlikte. Offf nerden başlasam ki şimdi anlatmaya. Öncelikte büyüdüğünü herşeyiyle farkettiriyor artık fıstığım.  Konuşmasıyla, hareketleriyle, oyunlarıyla ama yapmadığı tek birşey için hala bebek O ( çiş mevzuu)  :)  

Sağlığı gelişimi gayet iyi allaha şükür. Kış aylarını şimdiye kadar iyi atlattık bundan sonrasıda iyi olur inşallah.  Konuşması ilerledikçe çok iyi anlaşıyoruz artık. Bazen öyle şeyler söylüyor ki şaşıp kalıyoruz. Onu dedi bunu söyledi diye başlarsam sonu gelmez yazımın. Şarkılar söylüyor Defnoş, mini mini bir kuş donmuştu, ali babanın çiftliği, dik dur kardeşim, pinokyo ve her tür pepe şarkısı:) Sayıları sayabiliyor 10 a kadar. Şekilleri biliyor tanıyor. Çizip karalamayı, kesip yapıştırmayı seviyor. Kalemleri boyaları hamurları  kitapları en sevdiği oyuncakları yine. Gezmekten çok hoşlanıyor herzaman ki gibi, arkadaşlarıyla ablalarıyla oynamayı çok sevsede bir süre sonra oyun paylaşma aşamasına gelince nedense ortalık biraz karışabiliyor. Bu konuda bu ara inatçıyız. Uyku konusunda hiç değişmedi alışkanlığı aynen devam ediyor gündüz 2 saat öğlen uykusu var,  akşamlarıda normal zamanda 22.30 olsada duruma göre değişebiliyor bu saatler. Yemek konusunda kah zorla kah isteyerek ama meyvesini her zaman bayıla bayıla yiyor.

Ahh işte herşey iyi güzelde ilk satırlarda yazdım ya hala bir konuda büyümedi diye. Tuvalet eğitimi olayında ilerleme kaydedemedik ana kız. Malum kış ayı olması sebebiyle hadi üşümesin bahar gelsin öyle derken bez bağlamaya devam. Bezine yaptıktan sonra söylüyor tabi sadece kakasını:) rahatsız olduğu için o da. Bu konuda bende kendimi sıkmadım illa öğreticem diye o yüzden bu aşamadayız halen. Tabiki yapması gerekenleri anlatıyorum gösteriyorum arada yine sıkmadan tuvalete götürüyorum yavaş yavaş yani çok relax olduk bu konuda:) Bakalım sonunda yine böyle relax olabilicek miyiz? Yaşayıp görücez.

Çok şeyler yazmak istiyorum daha ama kafi diye düşünüyorum şimdilik.  İnşallah sık sık yazmaya vakit bulurum bundan sonra.

HAMURDAN ŞEYLER...


Şu görmüş olduğunuz hamurdan şeyler nedir sizce?

İlk resimdeki Defne'nin yapmış olduğu bir güneş


 İkini resim ise bir bebekmiş:)

"Du annecim şimdi gözlerini yapıcam" deyip kocaman bir parçayı alıp yapıştırıyo gövdesine:)
 

Bilezikler, poğçalar, pastalar,meyveler daha bir sürü şeyler yapıyor büyük bir zevkle eğlenerek.

28 Şubat 2012 Salı

ALIŞVERİŞTE KOVALAMACA....

Her çocukla alışveriş maceraları aynı mı acaba?

Bizde durumlar hiç değişmedi. Ne zaman beraber alışverişe çıksak  Defne'yi zapdetmenin verdiği yorgunluk mahvediyor bizi. Ağlayıp zırlaması yok ama her bir tarafa gitmek istemesi, büyük küçük farketmeden önüne ne denk geliyorsa merakla incelemesi çıldırtıyor bazen beni.

Sen bağır çağır hiiiç umuru olmaz küçük hanımın. O şarkı türkü tutturur dolanır mağazalar içerisinde hiçte sıkılmadan yorulmadan. Bıraksan takılıp gidecek bir çocuğun peşine hiç arkasına bakmadan. Kabinlere girer çıkar, koridorlarda koşturur "yakalıycam sizi" diyerek oyunlar yapar pilimizi bitirir bizim. "Kızım gel buraya, Defne elimi bırakma, o tarafa gitmek yasak, Defne düşeceksin önüne bak"  vs vs demekten ne kendimize ne de etrafa bakabiliyoruz. Defne geziyor  keyfini çıkarıyor, biz yoruluyoruz anlıyacağınız.

O olmadan da gezip tozmak anlamsız geliyor çoğu zaman. Kendime kendimize ayırdığımız zamanlarda var tabiki. Defnoş olmadan dışarı çıktığımızda ise " Defne olsaydı şimdi şuraya koşardı ,şunu derdi, böyle yapardı"  diye konuşuruz babasıyla.

Biz böyle Defne peşinde koşup dururken, hayranlık içerisinde bakıp gördüğüm çocuklarda oluyor. Hay maşallah diyorum nasılda uyuyor arabasında yada nasılda oturmuş krakerini yiyor sakin sakin. Var var böyleleri sakın yok demeyin. Defne doğdu doğalı 2 bebek arabası aldık belki oturur düşüncesiyle ama nerdee. Eee çocuktur tabiki koşacak karıştıracak öğrenecek, uslu uslu bizimle beraber gezecek değil ya desemde içimden yeter be kızım yorulda sakinleş diye yalvarıyorum çoğunlukla.

 Bazen de kendimi teselli ediyorum diğer yandan, "ah diyorum sen duuur bunlar iyi günlerin, büyüdükçe anne şunu istiyorum, baba bunuda alın diye ağlıyacak, burayada girelim diye kafamızı şişirecek."

Hiç sorun etmiyorum tabiki bunları yeter ki iyi olsun yüzü gülsün kızımın, herşey onunla güzel herşey onun için. Ama merak ediyorum herkes bizim yaşadıklarımızı mı yaşıyor bu dönemlerde?

Aaa dikkatimi çeken birşey daha oldu aklıma gelmişken yazayım. Hani tasmalar olur ya  kötü bir benzetme oldu farkındayım ama aynı ona benzer birşey buda, bir çift ikiz çocukları için kullanmıştı dışarıda. Tam inceleyemedim tabiki ama çocukların kollarından bir çanta askısı gibi geçmiş duruyordu. Çocuklar önde, annede ip yada neyse onun ucu elinde arka arkaya yürüyorlardı. Çocuk peşinde koşma derdi yok:)) Birkaç kez denk geldi böyle gördüm ve her gördüğümde de çok ilginç geldi adı nedir bilmiyorum. Bir sürü şey düşündüm o an o anne baba için, yazık çocuklara diye söylendim ama  mutlaka bir nedenleri de vardır dedim sonra. Bir çocuğa bu tür bişey bağlansın yada takılsın hiç hoş gelmedi bana.

PANCARLI KISIR...

Uzuuun bir aradan sonra pancarlı kısır tarifiyle tekrar merhaba.

Yine canım arkadaşım Nurcan'nın  tavsiyesi üzerine denediğim bu kısır herkes tarafından çok beğenildi. İçerisinde pancar var dediğimde ise şaşıranlarda oldu. 




Sunumunda göbek marul yaprakları , kornişon turşu ve dilim limon kullandım. Fotoğraflar her ne kadar kötü olsada, bu tarifin denenmesini tavsiye ediyorum kısır severlere:)

Arkadaşımın izniyle tarifi aynen yazıyorum size.


MALZEMELER

  • 3 Su bard kısırlık bulgur
  • 2 su bard kaynar su
  • 1 küçük kahve fincanı sıvı yağ (ben z.yağ kullandım)
  • 1 orta boy kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • Tuz, kırmızı biber, karabiber, pul biber,  kimyon ve nane
  • 2 ad kırmızı pancar (mandalina büyüklüğünde)
  • 1 ad limonun suyu
  • 2-3 yemek kaşığı nar ekşisi
  • Yarım demet maydonoz
  • Yarım demet taze soğan
  • (Ayrıca ben kıvırcık doğradım)

YAPILIŞI

Bulguru soğuk suyla yıkayıp iyice suyunu süzdükten sonra kaynar su koyup karıştırıyoruz. Suyunu çekmesi için kabımıza bir kapak kapatıp kenara alıyoruz.

Bir tavaya kuru soğanımızı minik minik doğruyoruz. Sıvı yağ koyup kavuruyoruz. Kavrulunca içine salçaları ve baharatları ilave edip karıştırıyoruz. Ocaktan alıyoruz.

Öte yanda pancarlarımızı rendelemeye başlıyoruz. Birini rendeleyip suyunu sıkıp pososunu atıyoruz. Sadece suyunu kullanacağız. İkinci pancarımızıda rendeliyoruz pososuyla beraber diğer pancarın suyuyla birlikte bulgurumuza ilave ediyoruz.

Kavurduğumuz soğanlı karışımı da ilave edip güzelce karıştırıyoruz. Limon suyunu, nar ekşisinide ilave edip karıştırıyoruz.

İnce kıydığımız taze soğan ve maydonozları ( doğranmış kıvırcıkları ) ilave edip güzelce karıştırıyoruz. Dilediğimiz şekilde servis ediyoruz.

13 Şubat 2012 Pazartesi

YENİ YILIN İLK AYLARI...

pek iyi başlamadı sanki.

Stres, ailem içerisinde yaşanılan sağlık problemleri, son bir haftadır evimizde yaşadığımız ama yinede şükrettiğimiz bir olay derken Gamze annenin herkesi üzen ama destek için birbirine kenetleyen haberi.


Bu yüzdendir ki yazamaz oldum bi zamandır.  

Şimdilik bu kadar, genel olarak iyiyiz ama hep bir yan buruk, yine de binlerce kez şükür bugünümüze.

Yeni yıla girerken önce sağlık istemiştim Rabbimden ve şimdi tekrar ediyorum duamı canı yürekten.

Herkese sağlık ver Allah'ım herkese her eve huzur.

20 Ocak 2012 Cuma

TENCERE KEKİ ...

Bu bir Oktay usta tarifidir. Çok kez denemiş ve her zaman mükemmel sonuçlar almışımdır. Hem çok pratik hem de çok lezzetli bir kektir kendileri :)

Malzemeler:

2 yumurta
1 su bardağı toz şeker
3 su bardağı un
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
3 çorba kaşığı kakao
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya

isterseniz son aşamada çekilmiş ceviz yada çikolata parçaları serpebilirsiniz.


 Yapılışı ise, tüm malzemeleri normal kek yapımında olduğu gibi önce yumurta şeker olmak üzere karıştırıp, yağlanmış ısıya dayanıklı kaplara yada nescafe fincanlarına yarım dolacak şekilde karışımdan koyuyoruz. Tencereye biraz su ekleyip kek karışımını koyduğumuz fincan yada minik borcam kaplarımızı tencereye sıralıyoruz.  Tencerenin kapağı kapatılarak ocakta orta ateşte kapağını hiç açmadan 25 dk pişiriyoruz.

Benim borcam kaplarımın sekiz tanesi bu karışımla doluyor. Her kalıba göre değişir sayı tabiki. 25 dk pişirdikten sonra kapları ıslak bir bez üzerine çıkartıp koyuyoruz. Kapların içerisinden daha kolay çıkması için. Servis sırasında çikolata sosu ve hindistan ceviziyle süsleyebilirsiniz size kalmış.


Afiyet olsun.

 İnşallah düzgün anlatabilmişimdir:)