Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

29 Şubat 2012 Çarşamba

DEFNE 27 AYLIK

Ne zamandır Defne Ela'nın gelişimi hakkında birşeyler yazmıyorum. Defne neler yapar, neler söyler, nasıl oynar?  vs.  vs.

Zaman hep hızlı ilerliyor günler gelip geçiyor. Defne Ela ile beraber yaptığımız bir sürü şey, birlikte geçirilen bir dolu zaman olmasına rağmen buraya not almaya üşeniyorum bazen.  Unutulup giden kısacıkta olsa yazılamayan o kadar çok şey varki sonradan pişman olduğum.  Ve her seferinde tekrarı olmayacak dediğim ama hep tekrarladığım:)

Neyse ara uzayınca yazılarda uzayıp gidiyor.

Defne Ela 27. ayınıda bitirmiş oldu şubatla birlikte. Offf nerden başlasam ki şimdi anlatmaya. Öncelikte büyüdüğünü herşeyiyle farkettiriyor artık fıstığım.  Konuşmasıyla, hareketleriyle, oyunlarıyla ama yapmadığı tek birşey için hala bebek O ( çiş mevzuu)  :)  

Sağlığı gelişimi gayet iyi allaha şükür. Kış aylarını şimdiye kadar iyi atlattık bundan sonrasıda iyi olur inşallah.  Konuşması ilerledikçe çok iyi anlaşıyoruz artık. Bazen öyle şeyler söylüyor ki şaşıp kalıyoruz. Onu dedi bunu söyledi diye başlarsam sonu gelmez yazımın. Şarkılar söylüyor Defnoş, mini mini bir kuş donmuştu, ali babanın çiftliği, dik dur kardeşim, pinokyo ve her tür pepe şarkısı:) Sayıları sayabiliyor 10 a kadar. Şekilleri biliyor tanıyor. Çizip karalamayı, kesip yapıştırmayı seviyor. Kalemleri boyaları hamurları  kitapları en sevdiği oyuncakları yine. Gezmekten çok hoşlanıyor herzaman ki gibi, arkadaşlarıyla ablalarıyla oynamayı çok sevsede bir süre sonra oyun paylaşma aşamasına gelince nedense ortalık biraz karışabiliyor. Bu konuda bu ara inatçıyız. Uyku konusunda hiç değişmedi alışkanlığı aynen devam ediyor gündüz 2 saat öğlen uykusu var,  akşamlarıda normal zamanda 22.30 olsada duruma göre değişebiliyor bu saatler. Yemek konusunda kah zorla kah isteyerek ama meyvesini her zaman bayıla bayıla yiyor.

Ahh işte herşey iyi güzelde ilk satırlarda yazdım ya hala bir konuda büyümedi diye. Tuvalet eğitimi olayında ilerleme kaydedemedik ana kız. Malum kış ayı olması sebebiyle hadi üşümesin bahar gelsin öyle derken bez bağlamaya devam. Bezine yaptıktan sonra söylüyor tabi sadece kakasını:) rahatsız olduğu için o da. Bu konuda bende kendimi sıkmadım illa öğreticem diye o yüzden bu aşamadayız halen. Tabiki yapması gerekenleri anlatıyorum gösteriyorum arada yine sıkmadan tuvalete götürüyorum yavaş yavaş yani çok relax olduk bu konuda:) Bakalım sonunda yine böyle relax olabilicek miyiz? Yaşayıp görücez.

Çok şeyler yazmak istiyorum daha ama kafi diye düşünüyorum şimdilik.  İnşallah sık sık yazmaya vakit bulurum bundan sonra.

HAMURDAN ŞEYLER...


Şu görmüş olduğunuz hamurdan şeyler nedir sizce?

İlk resimdeki Defne'nin yapmış olduğu bir güneş


 İkini resim ise bir bebekmiş:)

"Du annecim şimdi gözlerini yapıcam" deyip kocaman bir parçayı alıp yapıştırıyo gövdesine:)
 

Bilezikler, poğçalar, pastalar,meyveler daha bir sürü şeyler yapıyor büyük bir zevkle eğlenerek.

28 Şubat 2012 Salı

ALIŞVERİŞTE KOVALAMACA....

Her çocukla alışveriş maceraları aynı mı acaba?

Bizde durumlar hiç değişmedi. Ne zaman beraber alışverişe çıksak  Defne'yi zapdetmenin verdiği yorgunluk mahvediyor bizi. Ağlayıp zırlaması yok ama her bir tarafa gitmek istemesi, büyük küçük farketmeden önüne ne denk geliyorsa merakla incelemesi çıldırtıyor bazen beni.

Sen bağır çağır hiiiç umuru olmaz küçük hanımın. O şarkı türkü tutturur dolanır mağazalar içerisinde hiçte sıkılmadan yorulmadan. Bıraksan takılıp gidecek bir çocuğun peşine hiç arkasına bakmadan. Kabinlere girer çıkar, koridorlarda koşturur "yakalıycam sizi" diyerek oyunlar yapar pilimizi bitirir bizim. "Kızım gel buraya, Defne elimi bırakma, o tarafa gitmek yasak, Defne düşeceksin önüne bak"  vs vs demekten ne kendimize ne de etrafa bakabiliyoruz. Defne geziyor  keyfini çıkarıyor, biz yoruluyoruz anlıyacağınız.

O olmadan da gezip tozmak anlamsız geliyor çoğu zaman. Kendime kendimize ayırdığımız zamanlarda var tabiki. Defnoş olmadan dışarı çıktığımızda ise " Defne olsaydı şimdi şuraya koşardı ,şunu derdi, böyle yapardı"  diye konuşuruz babasıyla.

Biz böyle Defne peşinde koşup dururken, hayranlık içerisinde bakıp gördüğüm çocuklarda oluyor. Hay maşallah diyorum nasılda uyuyor arabasında yada nasılda oturmuş krakerini yiyor sakin sakin. Var var böyleleri sakın yok demeyin. Defne doğdu doğalı 2 bebek arabası aldık belki oturur düşüncesiyle ama nerdee. Eee çocuktur tabiki koşacak karıştıracak öğrenecek, uslu uslu bizimle beraber gezecek değil ya desemde içimden yeter be kızım yorulda sakinleş diye yalvarıyorum çoğunlukla.

 Bazen de kendimi teselli ediyorum diğer yandan, "ah diyorum sen duuur bunlar iyi günlerin, büyüdükçe anne şunu istiyorum, baba bunuda alın diye ağlıyacak, burayada girelim diye kafamızı şişirecek."

Hiç sorun etmiyorum tabiki bunları yeter ki iyi olsun yüzü gülsün kızımın, herşey onunla güzel herşey onun için. Ama merak ediyorum herkes bizim yaşadıklarımızı mı yaşıyor bu dönemlerde?

Aaa dikkatimi çeken birşey daha oldu aklıma gelmişken yazayım. Hani tasmalar olur ya  kötü bir benzetme oldu farkındayım ama aynı ona benzer birşey buda, bir çift ikiz çocukları için kullanmıştı dışarıda. Tam inceleyemedim tabiki ama çocukların kollarından bir çanta askısı gibi geçmiş duruyordu. Çocuklar önde, annede ip yada neyse onun ucu elinde arka arkaya yürüyorlardı. Çocuk peşinde koşma derdi yok:)) Birkaç kez denk geldi böyle gördüm ve her gördüğümde de çok ilginç geldi adı nedir bilmiyorum. Bir sürü şey düşündüm o an o anne baba için, yazık çocuklara diye söylendim ama  mutlaka bir nedenleri de vardır dedim sonra. Bir çocuğa bu tür bişey bağlansın yada takılsın hiç hoş gelmedi bana.

PANCARLI KISIR...

Uzuuun bir aradan sonra pancarlı kısır tarifiyle tekrar merhaba.

Yine canım arkadaşım Nurcan'nın  tavsiyesi üzerine denediğim bu kısır herkes tarafından çok beğenildi. İçerisinde pancar var dediğimde ise şaşıranlarda oldu. 




Sunumunda göbek marul yaprakları , kornişon turşu ve dilim limon kullandım. Fotoğraflar her ne kadar kötü olsada, bu tarifin denenmesini tavsiye ediyorum kısır severlere:)

Arkadaşımın izniyle tarifi aynen yazıyorum size.


MALZEMELER

  • 3 Su bard kısırlık bulgur
  • 2 su bard kaynar su
  • 1 küçük kahve fincanı sıvı yağ (ben z.yağ kullandım)
  • 1 orta boy kuru soğan
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 tatlı kaşığı biber salçası
  • Tuz, kırmızı biber, karabiber, pul biber,  kimyon ve nane
  • 2 ad kırmızı pancar (mandalina büyüklüğünde)
  • 1 ad limonun suyu
  • 2-3 yemek kaşığı nar ekşisi
  • Yarım demet maydonoz
  • Yarım demet taze soğan
  • (Ayrıca ben kıvırcık doğradım)

YAPILIŞI

Bulguru soğuk suyla yıkayıp iyice suyunu süzdükten sonra kaynar su koyup karıştırıyoruz. Suyunu çekmesi için kabımıza bir kapak kapatıp kenara alıyoruz.

Bir tavaya kuru soğanımızı minik minik doğruyoruz. Sıvı yağ koyup kavuruyoruz. Kavrulunca içine salçaları ve baharatları ilave edip karıştırıyoruz. Ocaktan alıyoruz.

Öte yanda pancarlarımızı rendelemeye başlıyoruz. Birini rendeleyip suyunu sıkıp pososunu atıyoruz. Sadece suyunu kullanacağız. İkinci pancarımızıda rendeliyoruz pososuyla beraber diğer pancarın suyuyla birlikte bulgurumuza ilave ediyoruz.

Kavurduğumuz soğanlı karışımı da ilave edip güzelce karıştırıyoruz. Limon suyunu, nar ekşisinide ilave edip karıştırıyoruz.

İnce kıydığımız taze soğan ve maydonozları ( doğranmış kıvırcıkları ) ilave edip güzelce karıştırıyoruz. Dilediğimiz şekilde servis ediyoruz.

13 Şubat 2012 Pazartesi

YENİ YILIN İLK AYLARI...

pek iyi başlamadı sanki.

Stres, ailem içerisinde yaşanılan sağlık problemleri, son bir haftadır evimizde yaşadığımız ama yinede şükrettiğimiz bir olay derken Gamze annenin herkesi üzen ama destek için birbirine kenetleyen haberi.


Bu yüzdendir ki yazamaz oldum bi zamandır.  

Şimdilik bu kadar, genel olarak iyiyiz ama hep bir yan buruk, yine de binlerce kez şükür bugünümüze.

Yeni yıla girerken önce sağlık istemiştim Rabbimden ve şimdi tekrar ediyorum duamı canı yürekten.

Herkese sağlık ver Allah'ım herkese her eve huzur.