Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

30 Aralık 2011 Cuma

YENİ YIL GELMİŞ HOŞGELMİŞ...


Allah'ım hayırlısıyla gireceğimiz yeni yıl içerisinde öncelikle tanıdığım tanımadığım herkese, tüm sevdiklerime, aileme ve bana, ilk olarak sağlık, sonra huzur, mutluluk, birlik vee en  hayırlısından en helalinden para ver. Kazalardan, belalardan, afetlerden bizleri koru. Hiçbir yavruyu anne babasız bırakma. Anne baba omak isteyenlerin yüzünüde güldür Allah'ım. Aklımızdaki fikrimizdeki hayallerin umutların gerçekleşmesini  ve yeni bir yıla gülerek huzurla sağlıkla merhaba deyip aynı şekilde güle güle demeyi bizlere nasip et.

Herkesin yeni yılını kutluyorum

Nice mutlu yıllara. 

22 Aralık 2011 Perşembe

AŞURE...

Hep anneciğim yapsada yesem derdim. Ama anadan uzak olunca iş başa düşüyormuş. Bir sene annem ve babam bizdelerdi ve annemle beraber yapmıştık aşureyi. Şimdi iki üç yıldır kendim yapıyorum büyümüşüm dimi :)) Aslında yapılması çok kolay birşey ama nedense gözünde büyütüyor insan yada kendi adıma konuşayım ben biraz büyütüyorum sanırım. 


Aşureyi yaptım komşularıma dağıttım sonra bir güzel yedik ailecek. Herkes çok beğendi. İşte tarifi;

500 gr buğday
200 gr nohut
200 gr fasülye
100 gr fındık
100 gr kuru üzüm
1 paket kuş üzümü
1 paket çam fıstığı ( dolmalık fıstık)
100 gr kuru kayısı
100 gr kuru incir
1 tane elma
1 portakal kabuğu minik doğranmış
5 6 tane karanfil
1.5 kilo şeker ( bana biraz tatlı geliyor aslında bu ölçü)

Süslemek için minik doğranmış portakal, kivi, nar ve çekilmiş ceviz.

( Malzemeler ve miktar isteğe göre azaltılıp çoğaltılabilir)

Yapılışı ise akşamdan buğdaylar iyice birkaç defa yıkanıp süzülür. Tencereye alınır üzerini bir miktar geçecek kadar su eklenir kısık ateşte kaynatılır. Buğdaylar kabarınca ocağı kapatıyoruz ve sabah kadar tencerenin kapağı kapalı bekletiyoruz. Nohut ve fasülyeyide akşamdan haşlayabilirsiniz.

Sabah buğdayların bulunduğu tencereye bir miktar daha sıcak su ekleyip ocağa alıyoruz. Diğer yandan incir ve kayısıyı minik doğrayıp ayrı ayrı, kuru üzüm ve kuş üzümünüde aynı şekilde ayrı haşlıyoruz ve kenarda bekletiyoruz. Buğdaylar kaynamaya başlayınca içerisinde haşlanmış nohut ve fasülyeyide ekliyoruz. Ardından minik doğranmış portakal kabuğunu ve minik doğranmış elmayı ilave ediyoruz. En son haşlanmış suyu süzülmüş kayısı, incir, kuş üzümü, kuru üzümü ve karanfili  ekliyoruz. Fındık ve fıstıklarıda içini atıp bir iki karıştırdıktan sonra kapatım aşamasında şekerini ilave edip karıştırıyoruz ve ocaktan indiriyoruz tenceremizi.

Servis ederken süslemelerde tarçında ekleyebilirsiniz. Afiyet olsuun.

Son olarakta yazmadan geçemeyeceğim birşey var. Çocukken hiç unutmam büyüklerimiz aşurenin buharını gözlerimize sürerlerdi nedendir bilmem şifa olsun diyedir herhalde. Bende aynısını kızıma uyguluyorum şimdi:)

DAĞIT DEFNECİK, TOPLA ANNECİK:)..

Anneciim bu nediy? Anneciiim nu neyeye?


Baaak bu obodüs (otobüs) , bu ü ü rü üü hoyoz (horoz) bu da ödeek (ördek) diye soru cevap kendi kendine yerleştirmeye çalışıyor hepsini Defnecik. Parçaların yerini bulamadığında yada ters koyduğunda ise "omadı annecim" deyip benden yardım istiyor.


Ah birde her defasında döküp oraya buraya dağıtması olmasa. Koltuk altından, odasının her bir köşesinden topluyoruz parçaları. Ama Nurcan teyzesinin hediyesi olan puzzle ile çok eğleniyor bu ara. Bazende sıkıdım anneciim deyip öylece darmadağın  bırakıp başka şeye yöneliyor hemen. Toplama işini ise" yardım et kızım hadi " desemde ben üstleniyorum tabiki:) 

21 Aralık 2011 Çarşamba

HEPİ DÖRTEY TU YUU...

Size, Defne Ela'nın oyun hamurundan yaptığı bu şeyler nedir diye sorsam ne dersiniz?


Bunlar, kızımın hergün ama hergün "anne sendelyemi ittiyom hamır ittiyom" demesinin ardından oturup yaptığı, üzerinde mumları olan  hamurdan doğum günü pastaları :)
Çok güzeller öyle değil mi?


Günlerdir sıkılmadan oynuyor hamurlarıyla böyle. Pastasını kendi elleriyle yapıp mumlarını da dikiveriyor ortalarına. Sonrada bir güzel üflüyor prensesim.


Her defasında alkış yapıyor "hepi dörtey depneee, ikiii dodun depneee" şarkısını söyleyerek.

Sanırım bizim evde bir süre daha devam edecek doğum günü kutlamaları :))  


20 Aralık 2011 Salı

ARTIK YORUMLARA AÇIĞIZ:)) ,,

İyiki sevgili Serra'nın bloğuna yorum bırakmışım da O'da bana cevap vermiş.


Ne zamandır ne ben ne de bloğumun takipçileri tarafından yorum alamıyordum . Ben de gelen yorumlara cevap veremiyordum. Bazı bloglara başka yöntemlerle yorum bırakmaya çalışıyordum ki bugün bu sorunuda Serra tarafından halletmiş oldum. Çok basit birşeymiş aslında ama aklıma bile gelmemişti. Teşekkürler Serra.


Artık yorumlara açığız:)))

19 Aralık 2011 Pazartesi

EMZİK KULLANIMINDA MUTLU SON...

Daha 40 çıkmış mıydı tam hatırlamıyorum bile. Gelen giden misafirlerimiz emzik aldı mı denedin mi? aa dene istersen çok rahatlatır seni demelerine karşın, eh bendeki o anki merakla hemen kaynatıp tıkıvermiştim kızımın ağzına emziği. Defne bebekte, maşallah çokkudu çokkudu sanki beklermiş gibi yapıştı emziğe. O gün bugündür aşırı derecede düşkün olmasada hep kullandık durduk. Çoğu zaman uyku aşamasında, kimi zaman araba koltuğunda dursun diye, kimi zamanda işim olunca sakinleştirsin diye veriyordum. Uzun zamandırda uyanır uyanmaz kargaya atıyordu emziğini Defnecik.

Kendimce kafamda zamanı belirlemiştim aslında. Aynı anne sütünden kesmeyi düşündüğüm ve bunu uygulamaya geçirdiğim gün gibi. Bir yaşına kadar ya emziricem, emmezse sağıcam yine vericem sütüm geldiği sürece demiştim hep  ve bir yaşına kadar zorakide olsa içirmiştim sütümden ve o gün bitirmiştim olayı. Bu konuda çektiğim sıkıntıları burada anlatmıştım daha önce. Emzik konusunda da 2 yaş diye karar vermiştim. Doktorumuzda hiç onaylamıyordu bu durumu ama "madem emiyor 2 yaşında mutlaka bıraksın" demişti. Ee 2 yaşta bitti fakat Defne aklına her geldikçe "anne meme ittiyom" , uyurkende alışkanlık yaptığı için yatağa girer girmez "hadi memeyi ver anne" demeye başlamıştı son 1aydır. Kargayı falanda takmıyordu:))

Vee 16 aralık 2011 tarihinde pat diye bu işe son verdim.

Nasıl mı?  Çok kolay oldu gerçekten. yedek kenarda duran bir emziği vardı ne olur  ne olmaz diye yedekteki emziği  ucundan kestim  "anne meme" dediği o sabah  camı açtım vee "aaaa kızım bak memen burdaymış sanırım köpekler ısırmış " dedim ve eline verdim. Önce şaşırdı baktı inceledi ve attı ağzına ııh olmadı çekti çekti olmuyor en son çıkardı. Ve son emişi oldu, o gün akşama kadar emzik aklına geldikçe "anne memeyi hav hav ısıdı töpek ısıdı yaa"  dedi ve hiç istemedi prensesim.

Artık geceleri gündüzleri emziksiz oynuyoruz, arabada geziyoruz en önemliside emziksiz uyuyoruz. Çok zor olur demiştim kendi kendime fakat benim içinde Defne içinde ama kolay oldu Allah'a şükür.

Şimdi emzikli bir çocuk gördüğündeki durumu ne olacak onu merak ediyorum. Gerçi dışarıya çıktığımzda çoğu bebeklerde gördü  birşey demedi ama bundan sonra göreceğiz. 

Şimdi sırada ikinci ve en önemli sınav var "tuvalet eğitimi". Sanırım buna çoook çalışmam gerekecek:)))


SELAM SANA EY BLOG :) ....


Herkese selam,

neredeyse 1 ay olmuş bloğa yazmayalı. Hatta son postumuda Bursa'da eklemiştim.

Daha önce babamın ameliyat olacağından  söz etmiştim sizlere. Defnoş'umun doğum gününü kutladıktan bir gün sonra yani 22 kasım günü Bursa'ya gittik. Babacığımı sabah erkenden ameliyata almışlar biz yetişemedik. Ancak öğleden sonra yanında olabildik.

Büyük bir ameliyat atlattı ama iyi çok şükür. Belinde hem kayma hem iki fıtık hemde seneler önce geçirdiği trafik kazasının eseri omirikte zedelenme vardı. Hepsi birden yüklenince taşıyamaz duruma gelmişti artık ağrıları. Bunca sene katlandı fakat artık dayanamayınca, risklide olsa ameliyat olmaya karar verdi ve oldu. Beni ve ailemdeki herkesi çok korkutuyordu ameliyatının büyük olması sonucu ya iyi olmazsa düşüncesi. Yanına gittiğimiz o gün kendimi ağlmamak için zor tuttum. Günler öncesinden stresi üzerimdeydi zaten. Her evlat gibi hiç kıyamıyorum anne babamın acı çekmesine. Hele ki baba. Hani hep güçlü olmalıdırlar ya hani onlar hiç üzülmez üzülsede belli etmezler hep dimdik dururlar. O halde yatakta acı çeker durumda görünce kahroluyor insan.

Ameliyatı çok iyi geçmiş doktorunun söylediğine göre.Beş platin yerleştirilmiş omuruliğine. Üç gün hastanede yattıktan sonra taburcu oldu. Defne ve ben 12 gün kaldık yanlarında. Günden güne daha iyi oluyor babam. Ağrılarının geçmesi ve tam olarak iyileşmesi biraz zaman alabilir belki. 

Defne'ye deden hasta oldu diye anlatmıştım yolculuk sırasında. Hastane odasına girer girer girmez dedesinin yanına gidip elini öptü.Sonrada "dedecim kalk oyundak oynuyalım"  dedi  hepimizi güldürerek. Dedesi yürüyüşünü yaparkende hep elini tuttu kızım. "Dedem hatta oldu uf oldu ilaç iççek geççek" dedi durdu.

Şimdi hergün konuşuyoruz babamla gayet iyi dışarı çıkıp kısada olsa yürüyüşünü yapabiliyor, camiye gidip namazını kılabiliyor. Rabbim önce babama sonra herkese sağlık sıhhat versin inşallah.

Evimize yani İstanbul'a döndüğümüzde birkaç gün misafilerimiz vardı . Ardından kızımdan 3 gün küçük arkadaşı Hilal Ilgı'nın doğum günü partisine gittik. Sağolsunlar babamın yanında olacağımızdan dolayı bizim için ertelemişlerdi kutlamayı.Tam bir curcuna ve kalabalık herkes bir yerlerde kahkaha şamata geçirdik o günüde.

Durum böyle oluncada arada sırada girip kim ne yapmış diye baksamda bloğuma birşeyler yazmaya fırsat yaratamıyordum bugüne kadar.

Yine çok uzattım.

Şimdilik bu kadar, sevgiyle sağlıkla kalın inşallah...