Lilypie Third Birthday tickers

Lilypie Fourth Birthday tickers

29 Haziran 2012 Cuma

YAPA ÇOCUK KULÜBÜ...

Kaç zamandır netten takip ettiğim çocuk kulübünün etkinliklerine katılmak istiyordum. Çekmeköy Yapa Çocuk Kulübünün açılmasıyla birlikte, bugün yapılacak olan yaz meyveleri etkinliğine gidecektik Defne'mle birlikte.

Planımız hazırdı, sabah erken kalkılacak, hazırlanıp çıkacaktık evimizden. Meyve canavarı Defnoş'ta çok eğlenecekti  emindim, evde geçen meyve yeme saatini burda değerlendirip hem oyunlar oynayacak hemde bir güzel meyvesini yiyecekti fıstığım. Fakaaat evdeki hesap çarşıya uymadı misali, Defne'nin bu sabah ateşi çıktı biraz. Sanırım soğuk algınlığı yine. Bütün gün sokakta parkta hiç durmadan koşup terliyor.Bunların üzerine sert esen ruzgarda eklenince sonunda olacağı bu. Evde yapılacak önlemlerimizi aldık tabiki hemen pekmezler, bıldırcın yumurtaları, karabiberli bal karışımı, tarçınlı elma kabuklu ıhlamur vs vs. Baktık geçmiyor doktor yolunu tutarız artık.  Neyse hepsi geçer dermansız dert vermesin Rabbim.

Bir dahaki sefere inşallah bir aksilik olmazda oyun gruplarına ve özel etkinliklerine katılırız kızımla. Yavaş yavaş alışmaya başlamalı sanırım.

28 Haziran 2012 Perşembe

2.5 YAŞLA GELEN DEĞİŞİM.....

Nedense fotoğraf ekleyemiyorum bloğa. Eklesemde yayınladığımda çıkmıyor.

Neyse  keşke fotoğrafları koyabilseydimde size şu süslü cadıyı gösterebilseydim. 2.5 yaş ile birlikte çok değişti bu kız yahu.

İstekleri, soruları, çabuk sıkılması arttı, hareketleri değişti. En belirgin özelliği ise artık giyinme konusunda hiç beni dinlemez oldu. Yazın ortasında "ben o çorabı giymem" deyip gidip çekmeceden kendi aldığı kalın çorabı giyebiliyor bugün olduğu gibi. Sonra elbise ve etek takıntımız başladı. Hele ki son 2 gün ve gecedir aynı etekle yatıp kalkıyoruz. Uyuduğunda bile çıkarttığımı hissedip çekeliyor eteğini. Çıkartmışsam eğer sabah uyandığında ilk iş eteğini sormak ve giymek oluyor. Gezmeye gidecekse annenin çıkarttığı giysilere pek bakılmıyor artık, dolabını açıp alakasız şeyleri isteyip" bunları giydir" diye tutturuyor mesela.

Bir de kıyafetlerine birşey dökülmesin ,su damlasa dahi hemen soluğu odasında alıyor "çıkart bunu başka giyicem kirlendi ıslandı bu" diyerek. Ne anlatırsan anlat duymuyor bile söylediklerimi, kendi kafasına göre takılıyor fıstıkım. 

Saçlarını kuyruk yada örgü istemiyor artık. "Toplama ittemiyorum  anne nolursun"diyor tokalarını elime aldığımda. Kandırmacalarla topluyoruz saçları şu sıra. Saçları tarandığında, yeni birşeyler giydiğinde aynanın karşısına geçip "ne güzel oldum anne" deyip kendine bakıyor  dönüp dönüp. Hatta aynada kendini bile öpüyor:) 

Kız çocuklarında normal sanırım böyle davranışlar. Ama annesi böyle süslü püslü değil kime çektiyse artık :) 

Şu an öğle  uykusunda minik kuşum. Altında uzun bir tayt, kalın çoraplar, kot fırfırlı eteği, üzerinde ise tşört ve onun üzerine ise askılı tşört giymiş durumda kendisi :)  Bakalım uyandığında hangi kostümlerini giyecek:)

26 Haziran 2012 Salı

31. ayda TUVALET EĞİTİMİNDE MUTLU SON...

Hep dile getirmiştim ya en korktuğum süreçlerden biriydi tuvalet eğitimi. Defne'den çok kendimi hazır hissetmem gerektiğini düşündüm herzaman. Rahat ve sabırlı davranmam en önemli kurallardan biriydi biliyordum ama uygulamaya geçince bu konuda kendime pekte güvenemiyordum açıkçası.

Defne'nin bugüne kadar gelişiminde bazı kararlar alırken kafamda hep bir zaman belirlemiştim öncesinden. Mesela, anne sütü için sütüm yettiği sürece devam ama emmek istemese de mutlaka 1 yaşına kadar ne şekilde olursa olsun içecek demiştim ve öylede yaptım. Sonrasında emzik vardı onda da 2 yaş son demiş ve bunu uygulamıştım. Tuvalet eğitimi konusunda ise 2.5 yaştı bence başlamam gereken zaman. Bir de başladığımda pes etmemeliydim zorlansakta geriye dönüş yapmamalıyım diye düşünüyordum.

Nasıl başlanmalı, nasıl davranmalı, gündüz bezsiz gece bezli mi olmalı, hazır mıyım, kızım hazır mı? falandı filandı derken mayıs ayı başlarında bir denesem mi diyerek çıkarıp attım bezi Defnoşun poposundan:) Öncesinde alıştırma külotları aldık kızımla beraber. Lazımlık zaten neredeyse bir sene öncesinden banyomuzda duruyordu:) Bununla ilgili bir yazı bile döşemiştim kısadan:) Defne'yle güzel güzel konuştuk ,ne yapması gerektiği nereye yapması gerektiğini bilsede artık bez bağlanmayacağını anlattık kendisine. Hep "tamam annecim" dedi tabiki. Dedi demesinedeee hiçte öyle tamam olmadı sayın seyirciler:)

Bir gün iki gün üç, dört derken hiç söyleme girişiminde bulunmadı defne bir hafta boyunca. Her sorduğumda "yok benim çişim yok anne" dedi hep ve daha arkamı döner dönmez altına yaptı çişinide kakasınıda. Ve her yapışında da özür diledi benden yavrucum. Zaman doğru zamandı kendimce ama  hazır değilmişim o anlarda bunu iyi anladım. Baktım ki olmayacak pes ettim, kızımıda kendimide dinlenmeye aldım bir süre. Bu arada ondan bundan "aa öğrenmedi mi, öğretmedin mi, aa söylemesi lazım aslında, geç kalmışsın"  vs vs cümlelerini duysamda hep duymazlıktan geldim :)

Dinlenme süremiz bitince baktım ki ben çok rahatım kızımda öyle ya bismillah deyip, hiç sıkmadan bunaltmadan en önemlisi bunalmadan ve daha kararlı çıkardık attık bezi Haziran ayı başlarında. Defne'ye çiş var mı kaka var mı diye hem sordum çoğu zamanda sormadan sık sık götürdüm tuvalete. Hemde lazımlığa değil direk klozete oturttum. Bazen boş boş oturduk yapmadı, bazen yaptı alkışlar yaptık şarkılar uydurduk sözleri çiş ve kakadan oluşan:) Dışarı çıkarkende hiç bez bağlamadım. Evden çıkmadan "bak temiz külot giydirdim tuvaletin geldiğinde söyle mutlaka" diyede ufak uyarmalarda bulundum. Çantama yedek çamaşır kıyafet attım hep.  Alıştırma külotları vardı ya bir sürü aldığım, onlarıda kullanmadım bu denemede cicili bicili çamaşırlar aldım kızıma. Eh  minicik, görmezden geldiğim kaçırmaları oldu kuzumun halende oluyor arada ama olacak o kadar dimi.  Beş altı gece bez bağladım uyutmadan. Sonra sonra gündüzleri durum çözülmeye Defne söylemeye başladıkça gece bez bağlamıyıda bıraktım.

Şimdi kızım meleğim artık tuvaletini söylüyor. Tuvaletini yapıp bitirdiğinde " mikyoplar gidin " deyip ellerini yıkıyor havlusuna siliyor. Geceleri eğer çok kıpırdar uyanırsa yada ben uyandığımda kaldırıp götürüyorum tuvalete.

Allahıma çok şükür beni zorlayan korkutan bu sürecide hayırlısıyla atlattık sayıyorum. Darısı bu yolda ilerleyen yada yeni başlayacak anne ve yavrularının başına inşallah.

* BU KONUYU UZUUUUNCA ANLATIRIM DEMİŞTİM ÖYLEDE OLDU :))

25 Haziran 2012 Pazartesi

KEKEMELİK ....

Defne Ela erken konuşmaya başladı. Yarım yarımda olsa, çoğu kelimelerini anne baba olarak biz anlamış olsakta, bıdır bıdır konuşan, derdini isteğini anlatan bir çocuk idi. Ta kiiii geçtiğimiz bir ayı saymazsak.
Birgün sanki kelimeleri söylerken takılıyor gibi geldi bana ve  pek önemsemedim. İkinci gün ise dikkat ettim ki bu durum artmaya başlıyor  ve dahada zorlanıyor birşeyler söylemek isterken. O an nasıl davranacağımı şaşırdım üzüntümden. Örneğin anne diyecekken a a a anne diye uzatıyordu kelimeleri. Cümle kuracağı anda ilk kelimeyi söylerken takılıyor sonrasında rahatlıkla tamamlayabiliyordu cümlesini. O zorlandıkça, dilinin ucundakileri söylemek için çaba sarfettikçe inanın ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.

Annelik duygusudur ki hemen telaşa kapıldım "ne olduki şimdi, acaba birşeyden mi korktu, istemeden bilmeden de olsa yanlış birşey mi yaptım yada yaptık? " diye sordum durdum kendime. Diğer yandan kendimce birşeyler yapabilir miyim çabasına girerek, netten araştırıyorum bu durumu yaşayan çocuk ve aileler var mı diye. Ki o zaman gördüm sıkça rastlanan sorun olduğunu ve yalnız olmadığımızı.  Birkaç gün izledik takip ettik konuşmalarını. Bir hafta sonunda baktık ki düzelme yok hemen doktorunu arayarak sorunumuz hakkında yardım istedim.

Doktorumuz öncelikle bir iki hafta konuşmalarını takip etmemizi ve çok rahat davranıp çocuğa bu sorunu yansıtmamamız gerektiğini, konuşmaya başladığında kesinlikle cümlesini bölmememizi ve gözlerine bakarak ne iş yapıyorsak yapalım oturup onu dinlememizi, kelimeleri söylemekte zorlansada çocuğun kelime yada cümlesini anne baba yada başkası, tamamlamamızın yanlış olduğunu ve bu sorunun 2 ve 6 yaş çocuklarında çok sık rastlandığını ve geçici bir durum olduğunu söyleyerek bizi çok rahatlattı.  İstersek pedegogla görüşmemizi ve nasıl davranmamız gerektiği hakkında  bilgi almamızı tavsiye etti. Fakat biz  bu öneriyi bir süre erteleyip okuduklarımız, çevremizde bu sorunu yaşamış olan arkadaş ve dostlarımızın ve doktorumuzun verdiği bilgiler doğrultusunda Defne'nin konuşmalarını izlemeye ve öğrendiklerimizi uygulamaya karar verdik.

İki hafta kadar sorun böyle sürdü. Birgün aniden akıcı bir şekilde hiç kekelemeden konuşmaya başladı Defne. Nasıl sevinmiş olacağımızı siz düşünün artık. Ama iki gün sonra tekrar sorun kendini ortaya çıkardı ve başa sardık. Bu sefer dahada rahattık en azından iki günde olsa sorunun geçmiş olduğunu görmüş olduk. Pedegog arayışı içerisine girmiştik kiiii Defne'm yüzümüzü güldürdü ve kekelemesi düzeldi.

Allah'a binlerce kez hamdolsun ki, onbeş yirmi gündür hiç takılmadan zorlanmadan kekelemeden konuşuyor Defnoş'um. Zor dönemdi, atlattık sanıyorum çok şükür. İnşallah bu son olur yine tekrarlamaz diyorum.

"Dikkat edilmesi gereken en önemli şey, çocuğa konuşmasındaki sorun farkettirilmemeli, konuşması kesilmemeli ve çocuk göz temasıyla, söyledikleri dinlenmeli."

RESİM EKLEYEMİYORUM..

Acaba bana biri yardım edebilir mi?

Dün  farkettim ki bloğa resim eklediğim halde yayınla dediğimde sadece yazılarım çıkıyor resimler kendiliğinden kayboluyor. Tekrar tekrar denedim ama hep aynı sonucu aldım.

Sizce neden olabilir fikri olan var mı?

BANYO YAPMA KORKUSU...

Defne Ela doğduğunda beri suyla oynamayı ve banyo yapmayı hep sevdi. Bebekliğinde bile hiç ağlamaz sesi bile çıkmaz rahatlar mutlu olurdu. Büyüdükçe daha zevk aldı ve her banyo yapma saatini oyunla ve severek bitirirdik kiiii son bir iki haftaya kadar.

Ne oldu birden anlamadım. Sıcakların bastırmasıyla daha sık yıkamaya başladım. İlk günler başını yıkarken kızdı bağırdı ama öyle yada böyle bir şekilde oyunla şarkı türküyle çıkıyorduk banyodan. Tabi ben bezmiş yorgun argın bir halde kalarak. Ama sonra daha da zorlaştı bu durum. Baktım ki başını yıkarken korkuyor ağlıyor gün aşırı yada iki günde bir saçlarını yıkamaya çalıştım. Bazen hiç şampuan kullanmadan yıkadım ve yıkıyorum. Banyoya bebekler, oyuncaklar aldık, hatta abarttım bilgisayarı açtık kenara koyduk o bile kar etmemeye başladı. "Haydi banyo zamanı" dediğim an ağlamaya başlıyor ki öyle böyle değil. Başını yıkatmak bir kenara dursun suyu bile açtırmıyor.  Sudan mı korkuyor desem değil. Gün içerisinde tek başına banyoya gidip lavaboda elini yüzünü yıkıyor sık sık ve çoğu zaman "kapat artık o suyu" diye sesleniyorum bile. Leğende bebeklerini yıkıyor oynuyor. Her sokağa, parka çıkıp dönüşümüzde eller ayaklar yıkanıyor ve sesi hiç çıkmıyor. Ama duşa giricez yıkanacaksın dendiğinde kıyametler kopuyor.

Düşündüm ve dedim ki belki evde değilde babaannede banyo yaparsa değişik gelir ve korkmaz. Aldık havlumuzu şampuanımızı ama ne fayda" ben yıkanmak istemiyorum anne" ve ardında da ağlayarak "özür dileriiim anneeee" diyen bir Defne :(  Güler misiiin ağlar mısııın?

O da olmadı babası dedi ki şişme havuzlardan alalım banyoya koyalım belki öylelikle alışır biraz. Aldık, şişirdik, suyu doldurduk hatta bikinisini bile giydirdik, oyuncaklar attık havuzun içine uğraş Allah uğraş yine yok. İçine girdi girmesine ama oturmuyor. Ne nasihatlar ne diller döktüysek olmadı olmuyor. " İstemiyorum yıkanmıcam anneeee"  deyip duruyor.

Okudum da çok yerde, bazı dönemlerde yada bu yaşlarda çocuklarda sıkça rastlanan bir durummuş bu. Gelip geçiyormuş. İnşallah bizden de çabucak gelip geçer. Defnoş'ta dahil anne ve babası olarak çok yoruyor bu durum bizi.

(Defne Ela 31 aylık)

24 Haziran 2012 Pazar

TEMBEL BLOG SAHİBESİ GELDİİİİİ :))

Selamlar sevgiler benden bizden sizlere.

Gerçekten de çok tembel oldum çıktım yahu.

Her fırsat bulup birşeyler yazsam dediğimde, vazgeçip kalkar oldum yerimden. Sebepsizce uzaklaştım bloğumdan. Yazmak bir kenara okumak bile zor geldi takip ettiğim blogları. Halende öyleyim tam geçmiş değil bu tembellik :))

Neyse ki herşey yolunda. Bahardı, yazdı, Bursa, İstanbul arası git gel, misafir ağırla, gezmelere git, Defne'mle oyna, ev işi vs vs derken gelip geçiyor günlerimiz.

Yazmak istediğim ama zaman aşımına uğrayıpta unutulup giden bir sürü şey vardı aklımda ya da not kağıtlarımda. Kandiller geçti, en önemlisi babalar gününü bile not edemedim buraya anneler gününde yaptığım gibi sonra kızımın tuvalete alışma dönemleri, haa bir hafta süren ana kız nezle grip hastalığımızda oldu bunların yanında ve yazamadığım birçok şey işte.

Eh ne diyeyim bundan sonrası belki yola gelirim birazcık:) diyerek bu aralar dertlendiğim ve beni fazlasıyla geren postu yayınlayayım ilk olarak.

Haydi Bismillah:)